Yüce Atatürk’ün geçtiğimiz salı günü 77. ölüm yıldönümü idi.
Anıtkabir ziyaretleri ile klasik hale gelen kutlamalar yerine getirildi. Milletçe Atamıza minnetlerimizi sunmuş olduk.
Elimde Fatih Rıfkı Atay’ın eseri, Çankaya isimli kitabın; Kitap Matbaası Limited Şirketi tarafından 2010 yılında basılmış, cep boyu var.
Okudukça; o devirde bile, Atatürk’ün kudretine rağmen, bürokraside akıl almaz engellerin yaşandığı görülüyor.
*
Büyük başarılara imza atmış Atatürk hakkında birçok kitap yazıldı. Bunların içinde Fatih Rıfkı Atay’ın yazdığı “Çankaya” isimli eserin ayrıcalığı; yazarın 1923’den 1938’e kadar Ata’nın yanında bulunmuş olmasındandır. Ata’nın yaşadıklarını kendisinden dinlemiş, hatta birçoğuna şahit olmuştur.
Yazar kitabın arka kapağında, Ata’yı kısaca şöyle tarif ediyor:
“Haber vereyim ki Atatürk ne yaptığını, nasıl yaptığını, kimlere ne yaptıracağını, kimleri nasıl ve nerede kullanacağını bilen çok hesaplı bir adamdı. Yapmış oldukları üzerine istediğiniz tenkitlerde bulunabilirsiniz. Fakat kendi varmak istediğine ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, dostluklarının, yakınlıklarının, sözde sırdaşlıklarının üstünde bilhassa ‘kendi kendine vefalı’ bir lider olduğu, su götürmez bir gerçektir.”
*
Falih Rıfkı, Atatürk’le beraber olduğu 15 sene içinde oluşan hemen hemen her konuyu işlerken; Ankara’nın imarı ile ilgili yaşananlardan örnekler de veriyor. Biz sadece kitabın 523. Sahifesinde “Bir Şehir Yapmak” başlıklı bölümden alıntılar yapmakla yetineceğiz.
Ankara’nın şehir planlamasını çeşitli yabancı uzmanlar arasından Prof. Yansen kazanıyor. Yansen’le yaşananları yazar, yana yakıla anlatıyor.
“Yansen planının ve umumiyetle plan disiplinciliğinin, spekülasyoncular ve keyficiler elinde iflas etmesine yandığım kadar hiçbir şeye yanmam. Menfaatçilik ve keyfilik yüzünden Ankara’nın neler kaybetmiş olduğunu kısaca anlatayım. Ta ki şark kafasının ve mizacının, Atatürk’ün enerjisini bile eriterek, en güzel hayallerimizden birini söndürmüş olduğunu göresiniz.”
Prof. Yansen; planı ile ilgili bilgi girişimi yaptıktan sonra soruyor:
“Bir şehir planı tatbik edebilecek kadar kuvvetli bir iradeniz var mıdır?
Atatürk kızdı. Koca memleketi yedi düvelin elinden kurtarmışız. Bunca devrimler yapmaktayız. Böyle soru nasıl sorabilirsiniz?
Biraz sertçe cevap verdi dik kafalı Prusyalı.
-Belki sizin hakkınız var dedi, biz Almanya’da bile türlü güçlüklerle uğraşıyoruz da onun için sormuştum.
Daha sonra anlatılanları Atatürk neşe içinde dinledi.
Bir imar komisyonu kurmuştuk. Reis bendim. Rahmetli Vali ve Belediye Reisi Nevzat ta bu komisyonun azası idi. Bir ecnebi mütehassısının dediklerini yapmaktan başka elinden bir şey gelmeyen bir belediye reisi olmaya daha ilk günden isyan etti. Açıkça muhalefet de edemeyeceği için, adet olduğu üzere devamlı baltalama yolu tuttu.
*
Birçok dalaşma, menfaat savaşları, kendi fikirlerinde ısrarlı yetkililerin akıl almaz tutumlarının Atatürk’ün müdahaleleri ile çözüldüğünü anlattıktan sonra yazarımız şöyle devam ediyor;
“Belediye, Yansen planının kavşak prensiplerini nerede tatbik etmemişse, oralarda kazalar olmuştur ve senelerden beri seyri sefer memuru (trafik polisi) beklemektedir. Yalnız vali ve belediye başkanının direnmesi, Atatürk’ün müdahalesi ile aşılıp, Sayın Yansen’in önerdiği yuvarlığın (göbek) yapıldığı yerde hiç kaza olmamıştı ve hiçbir seyri sefer memuru beklememişti.
Profesör:
-Tuhaf zat bu valiniz, evinde iki ampul yanmasa elektrikçi çağırır. Tesisata el sürmez. Çünkü elektrikte ölüm vardır. Ölüm olmadığı için benim planıma durmadan karışıyor. Hâlbuki şehircilik, elektrik tesisatçılığından çok daha ince sanattır.” diye söylenirdi.
İlahi Yansen hoca. Sen de az tuhaf insan değilmişsin. Yaşasaydın Türkiye şartlarında, bugün bile benzer olayların yaşandığını, “Tarih tekerrür eder” diyen muhteremin ne kadar haklı olduğunu görürdün.
O zaman bürokrasinin Ankara Vali ve Belediye Başkanından ibaret olmayacağı; herkesin malumudur. 712 sahifelik kitapta anlatılanları benim köşemin alması imkânsız. Tek örnekle yetinmek zorunda kaldığım için üzgünüm. Anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.
*
Bize yangın yerine dönmüş topraklardan, yaşanabilir vatan sağlamış, gün geçtikçe güzelleşen vatanımızın ve Cumhuriyetimizin temelini atan Atamız ve kadrosunu oluşturan arkadaşlarına minnetlerimi sunuyor, rahmet diliyorum.
Ülkemizi daha iyi durumlara götürmekle görevli, günümüzün idarecilerine de kolaylık ve başarı diliyor, Ortadoğu bataklığının olumsuz etkilerine rağmen, yediveren gül gibi açmamızı, onlara da örnek olmamızı diliyorum.
En güzel günler sizlerin olsun.