Yazımın başlığı, Usta Gazeteci Yılmaz Özdil Üstadımıza ait.

Üstat, 11 Kasım 2017 tarihli, Sözcü Gazetesindeki yazısına vermiş bu başlığı…

AKP iktidarı ve başındaki zat için böyle düşünüyor Üstat…

Ben de öyle düşünüyorum.

Sadece biz mi?

AKP’ye oy verenler de dâhil olmak üzere Ülkenin büyük bir kesimi de bizim gibi düşünüyor. Hatta ve hatta Dünya kamuoyu da…

… …

Atatürk karşıtlığı ayyuka çıkmış iktidar, baktı ki olmuyor; yüz seksen derece çark edip, Atatürk’e sarıldı; Atatürkçü oldu!

Nitekim düne kadar “Atatürk” adını dillendirmekten özenle kaçınıp; yıllarca “ Mustafa Kemal” ya da ‘Gazi’ deyip geçiştiren, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan;

Atatürk’ü anma töreninde, “Atatürk’e, Atatürk dedik diye senaryo yazanlar var. Atatürk sadece sizin değil, bizim de Atatürk’ümüz…” dedi.

Coştu, “Atatürk’ün ‘En büyük mirasım’ dediği Cumhuriyetimize, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkararak; Atatürk’ün mirasını ve hatırasını, bu mirasçıların zulmünden kurtarıyoruz…” diye bağladı sözünü…

Şaşırdık mı?

Hayır.

Niye?

Alıştık çünkü.

Yıllardır yapıyor bunu.

O bir takıye ustası. Takıye sanatını(!), kullana kullana geldi bu günlere…

Bu sanatını(!), demagojilerle (sözebeliğiyle) süsleyerek; olmadı sağa sola çamur atarak; partisinin ve kendisinin, bitmek bilmeyen açıklarını kapatmaya çalışıyor.

Çalışıyor da, sonuç alıyor mu?

Alıyor. Malum grup nezdinde alıyor.

Yani?

Yani şimdilik alıyor.

Bir süre daha da alacak gibi.

Sonra?

Sonra, şimdilik arkasında duran o malum kitle de arkasında olmayacak.

Dün, o malum kitleye, “Allah” deyip, her bir şeyini alabiliyordu.

Bugün de alıyor.

Ama yarın alamayacak.

Ülke her alanda, her bir konuda dar boğaza girmiş durumda.

Artık Allah’la da aldatamayacak.

O malum kitle de yavaş yavaş her bir şeyin ayırdına varıyor.

O malum kitle de denizin bittiğini görüyor ve yavaş yavaş uyanıyor…

Sucuk ekmekli, taşımalı mitinglere eskisi kadar tenezzül etmiyor artık.

Sayın AKP Genel Başkanının telaşı da bundan.

Baktı ki (yaptırdığı özel ve gizli anketlerde) oyu giderek düşüyor, boyunu ve çapını aşan söylemlere başladı.

Daha yakın zamanda, “Türklük bizim kitabımızda yok, Türklüğü Anayasadan çıkaracağız” diyen bu Beyefendi ve ekibi, şimdi Atatürkçülüğe soyundu.

Soyundu da ne oldu?

Bir kez daha dile düştü(ler).

Medya, Beyefendinin, bu son çıkışını diline doladı; “bundan sonra şu da olur, bu da olur, şunu giyer(ler), bunu çıkarır(lar)…” demeye başladı.

Üzülüyor insan.

Sonuçta, AKP Genel Başkanlığı unvanının dışında bir başka unvanı daha var.

Cumhur Başkanlığı…

Buna üzülüyor insan.

… …

(Gerçi tüm ülkenin cumhurbaşkanı iken, AKP Genel Başkanlığına dönerek, ülkenin bir yarısını elinin tersi ile itip, sadece AKP’lilerin Cumhurbaşkanı olmayı yeğledi, o da bir başka konu ama…

Neyse…

Daha derin konulara girmeyelim…