On sene duvara çakılı hemcinsini besleyen kertenkele ve birbirinin ambarlarını gizli dolduran kardeşlerden başlayıp, gerektiği kadar hızlı çalışamadığını sonradan fark edip üzülen Tornacı İsmet ve emekli olduktan sonra ayrılırken çalıştığı fabrikanın kapı eşiğini öpen Ahmet Okuöz’le sürdürdüğümüz yazı dizisini, Çorum’un gurur kaynaklarından iki “Süpermen’i anlatarak tamamlayalım.
İkisi ile ilgili son gelişme benim için aynı gün oldu.
Erdem Çenesiz’in Amerika’da, konusunda dünya devlerinden “Ideal Standard” ile kurduğu ortaklığı gazetelerden okurken, kapı çalındı; sevgili Bahri Güven’den “Yenilgiden Zafere Ömer
Derindere” isimli kitap geldi.
Her ikisi de benim için hem sevinç hem gurur kaynağı.
Erdem Çenesiz’in başarısının coşkusu ile nur içinde yatmasını umduğum, rahmetli babama seslenmek istiyorum.
“Ey Küçük İsmail; doğduktan bir buçuk yıl sonra anneni, sekiz yıl sonra da babanı kaybedip, hem öksüz hem yetim büyüdün. Bıyıkların terler terlemez, şehre eşekle odun götürerek satmakla başladığın hayatı küçümsenmeyecek başarıya ulaştırıp, 1976 yılında 74 yaşında tamamladın. Herkese nasip olmayacak güzel bir tamamlayıştı. Üç gün yatak, dördüncü gün toprak der, mezarlıkta güneşli bir hava isterdin, 5 Aralık kış mevsimi olmasına rağmen onu bile aldın.
16 torunun oldu. İlk kayıp İzmir’de üç yaşında Cihat idi ama şimdi ismini verdikleri Cihat Arıkan, dayısının ismini Ege Üniversitesinde Yardımcı Doçent ve Bilgi İşlem Başkanı olarak sürdürüyor.
İkinci kayıp, senin vefatından 6 sene sonra süper zeka; terbiye örneği Önder’imizin kazaya uğraması ile oldu. Onun 14 ay büyük ablası Serpil Salman, seçkin bir hastanede doçent, Endokrinim Uzmanı olarak, saygın pozisyonda oluşu ile bize gurur yaşatıyor.
Her ailede olduğu bizde de bazı sıkıntılar var, ama düzeleceğine, gelecekte süper pozisyona kavuşacağına dair umudumuz ve gayretimiz sürüyor.
Hani masallarda padişahların en küçük oğulları olağanüstü işler yaparlar ya, senin en küçük torunun Erdem Çenesiz de öyle işler yapıyor. Son olarak konusunda dünya liderlerinden olan “Ideal Standard”la ortaklık kurarak bize gurur yaşattı. İleride daha iyi, daha büyük başarılarının olacağı beklentimiz sürüyor.
Senin vefatından 3-4 sene kadar önceydi. İsmet’le beraber seni hastaneye götürüyorduk. Bize, “Bana çok gurur yaşattınız. Hakkınızı helal edin” demiştin.
Ben de senin gibi şimdiden bana gurur yaşatan yavrularımızdan alenen helallik diliyorum.
*
Gele gele geldik Sayın Ömer Derindere’ye;
Sayın Bahri Güven’i hem daha önce yazdığı Dr. Rıfat Patır’la ilgili kitaptan hem de Ömer Derindere’yle ilgili bu kitaptan dolayı tebrik ediyor, ayrıca Çorum’un iki büyük değerini akıcı güzel üslubu ile kolay anlaşılır şekilde topluma sunduğu için teşekkür ediyorum.
Biz Ömer Derindere’ye, Ömer DERİNDERYA diyerek yazımızı sürdürelim. Üstad fazlasıyla hak ediyor böyle bir ismi.
Ömer beyi 12 sene kadar önce tanıdım. Ben o zaman Prof. Dr. Turan Ilgaz’la birlikte ÇEKVA’nın idaresindeydim. Öğrencilerimiz için burs istemeye gitmiştik. Vakfımızda 20 öğrenciye birden burs veren tek arkadaşımız vardı. Benim aklımdan 10 öğrenci için burs istemek geçiyordu.
Vakfın burs verebildiği öğrenci sayısı 150’yi zor buluyordu. Miktar olarak da her öğrenci için normalin yarısı kadardı.
İş yerinde kalabalık heyetimizi kabul etti. Konuştukça Ömer beyin 550 kadar öğrenciye, öğrenci başına bizim verdiğimiz miktarın iki katından fazla burs verdiğini anladım ve utandım.
Utancımı da ifade ettim ve bir istekte bulunmadan geri döndük. Heyetimizden bazıları da beni bu tutumumdan dolayı eleştirdiler.
Daha sonra bazı toplantılarda rast gelip aynı masada oturduğumuzda sohbetlerimiz oldu. Bahri Güven beyin Çorum Haber gazetesinde de yayınlanan yazıları bana kitap olarak ulaşıncaya kadar, Ömer beyi başarılı; dürüst bir iş adamı olarak algılayabilmiştim.
Kitabı okuyunca Ömer beyin bu başarılı ve doğru işadamlığının yanında kendisinden faydalanılacak fikir ve iş prensipleri sahibi olduğunu da anladım.
Yazımız makale hudutları içinde olmasaydı tek sözcüğünü eksiltmeden kitabı tekrar tefrika etmek isterdim. Ömer beyi anlayamamış, sohbetlerimizi de anlayış içinde sürdürmemiş olmaktan dolayı fırsatı heba ettiğimi düşünüyor, kendimi affedemiyorum.
Kitaptaki hepsi birbirinden güzel sözlerden sadece bir tanesini almakla yetineceğim;
“Girişimcilik durağan değil, dinamik bir süreçtir. Girişimci, bir projeyi hayata geçirdikten sonra, artık oldu bitti deyip kenara çekilen değil, aksine başarılı bir projeyi bir başka proje için kaldıraç olarak kullanan kişidir.”
Sevgili genç girişimciler; Ömer beyi iyi tanıyın, anlayarak okuyun! 83. yaştan üç hafta almış bulunuyorum. Ben bile yeniden gayrete geldim. Yeni bir projeye başlar, başarıya ulaştırırsam, Ömer beyin hakkını helal etmesini peşinen ve alenen istiyorum.
Durup dururken Ömer Derindere değil, Ömer DERİNDERYA demiyorum. Anlaşıldı mı?
En güzel günler sizlerin olsun.