50 yıllık bir eğitimci olarak, günümüz gençliğinin durumunu doğrusu ya pek de beğendiğim söylenemez. Gerçi Sokrates’in “Günümüzdeki gençlerin tavırları berbat. Otoriteyi hor görüyorlar ve büyüklerine hiç saygıları yok. Acaba büyüdüklerinde ne berbat yaratıklar olacaklar.” diyeli tam 2500 yıl geçtiği halde değişen pek bir şey olmamış, ama onların bu durumda olmalarında biz eğitimcilerin ve siz anne ve babaların rolü çok büyük. O nedenle de bazen, “Biz mi böyle olmalarını istedik?” diye kendi kendime sorup duruyorum.

Neyse, sözü fazla uzatmadan günümüz gençliği ile ilgili düşüncelerime geleyim. Bazılarında “haksızlık etmişsin” diyebilirsiniz ama çoğuna başınızı birkaç kez öne sallayıp onay vereceğinizi biliyorum.

1. Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor.

2. Herkesin kendilerine hizmet etmek için yaratıldığını düşünüyorlar. İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdiklerine bağlı.

3. Sosyal ilişki kurmakta sorun yaşıyorlar. Birkaç arkadaş dışındaki dünyadan tamamen habersizler.

4. Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar.

5. Belki geneli değil ama büyük çoğunluğu, dedelerinin canları pahasına aldığı bu vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar. Vatan, onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz. Bu nedenle de 10.000 dolar verin, istediğiniz ülkenin vatandaşı olurlar.

6. Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç sızlamıyor. Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar.

7. Yaşamı hissetmiyor; açlığı ve yokluğu bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmediği için evsizleri umursamıyor. Ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, gülüp geçiyorlar.

8. Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, en acısı da ana babanın ve atalarının…

9. Herhangi bir olaya karıştıklarında, %100 haksız da olsalar karşıdakini sindirmeye çalışıyorlar.

10. Saygısızlar. Yaşlılar, onlar için hiçbir şeye aklı yetmeyen bir “moruk” sadece. Konuşmaları o kadar kaba saba ki insanın kulaklarını tıkayası geliyor.

Her şeyi maddiyata dayandırıp duygusuz insan yetiştirirsek sonuç da işte böyle olur. Bu konuda, dünyada en iyi duygusal eğitimi veren ülke Japonya. Hemen uzmanlar gönderip onların bu işi nasıl yaptığı inceledikten sonra aynısını uygulayıp çocuklarımızı ve gençleri “duygu eğitimi” sistemi içinde eğitip manevi değerlerine sahip çıkmalarını sağlamamız gerek.

Ayrıca, manevi değerler denildiğinde, “dini inançlar bunların hepsini zaten kapsıyor” diyerek vatan sevgisi, dürüstlük, adalet, ahlak, fazilet gibi kavramlar ikinci plana itilmemeli. Şu andaki durumumuz bu bakış açısının yanlışlığını kanıtlamıyor mu? Eğer gerçekten öyleyse, manevi değerler konusunda dünyanın en iyi eğitimini veren Japonların hiçbir ilâhî dine mensup olmadıkları gerçeğini nasıl açıklayacağız?

Peki, ama bunları yapmazsak ne olur, onu da söyleyeyim: Allahtan korkutulduğu için şeklen ibadet yapan, konuşmalarında Allah’ın adını dilinden düşürmeyen, hatta yaptığı yanlışları bile Allah adına yaptığına inanan, ama bunun dışında her türlü melâneti yapmaktan geri durmayan, görüntüye göre dindar ama maneviyatı sıfır nesiller yetişir.

Şöyle bir çevrenize bakarsanız, ne demek istediğimi anlarsınız.

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Gençler ihtiyarların aptal olduğunu sanırlar, ama ihtiyarlar gençlerin zaten aptal olduğunu bilirler. GEORGE CHAPMAN

•Delikanlı, sen yaşlılığın ne demek olduğunu bilmiyorsun, ama ben gençliğin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. ORSON WELLES

•İnsan gençliğinde öğrenir, ihtiyarlığında anlar. ESCHENBACH

•Tanrı’ya inanan adam olmak kolay; asıl zorluk Tanrı’nın inanacağı adam olmakta. EİNSTEİN

•Eğer bir insanı, sadece akıl yönünden eğitiyor, ahlak yönünden eğitmiyorsanız, toplumun başına yalnızca bir belâ yetiştiriyorsunuz demektir. THEODORE ROOSEVELT