Bir din adamının küçük yaştaki erkek öğrencilerine tecavüz etmesinden sonra “Bir kereden bir şey olmaz ”diyen aileden sorumlu eski devlet bakanı Sema Ramazanoğlu’nun kulakları (!) çınlasın.

Şimdi de Elmalı’da, bir anne ve üvey babanın biri kız, diğeri erkek çocuklarını cinsel istismarda bulunması karşısında verilen cezanın azlığı ülkeyi adeta ayağa kaldırdı.

Sosyal medya mecrasında ise ortaya konan tepkiler sonucu, mahkemenin aldığı ucube karar ülkenin göbeğine oturdu.

Meslektaşım, gazeteci kardeşim Cevat Korkmaz ise “Şimdiki Kadın ve Aile Bakanlığı, her şiddet ve tecavüz olayından sonra durumu geçiştirmek için cafcaflı açıklamalar yapıyor.” demiş, sosyal medya mecrasında.

Ve şu görüşleri ortaya koymuş:

"Benim birkaç önerim var ve ciddiyim.

Dün de şortla gezen kadına ahlak dersi veren ahlaksız adamın videosuna takıldık.

1. Durumu kritik olanlara (ayrı yaşayan, boşanmış, psikopat sevgiliden kaçmış) bedava Aikido dersi verilsin.

2. Bayıltıcı sprey dağıtılsın.

3. Kuru sıkı tabanca hediye edilsin.

4. Arka sokaklar daha çok aydınlatılsın, daha çok kamera konulsun.

5. Felaketle sonuçlanan davalara bayan hakimler baksın.

6. Küçük kız çocuklarıyla cinsel ilişkiyi kutsayan, fetva veren sapık din adamları hadım edilsin.

7. "Şeytana uydum" diyenlere kazık sokulsun.

''Tecavüz kaçınılmazsa, zevk almak kuraldır'' sloganıyla kadına yürüyen erkek modeline merhamet günahtır ey ehli Müslimin !!!"

Bu önerilere kimimiz "iyi espriler" diyebiliriz…

Kimimiz "çok güldük".

Bazılarımız "güleriz ağlanacak halimize" diye yorumlayabiliriz…

Çoğumuz "Nereye kadar, ülke nereye gidiyor?" diye sorgulayabiliriz içinde bulunduğumuz bu "hunhar" tabloyu...

Tam da "cinsel istismarların" gündeme geldiği günlerde insan ister istemez, “İstanbul Sözleşmesi"nden çekilme kararı alınması ne ters tesadüf değil mi?” diye düşünmeden edemiyor.

2011'de Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısıyla hayatımıza giren bu sözleşmeye sarılmak yerine, dışında kalmak ne acı...

Üstüne üstelik çok üzücü...

Dünya sadece kendisininmiş gibi davranan sayın Erdoğan, çevresindekilere artık kulak vermemeli...

Yakın çevresini devre dışı bırakmalı…

Faşizmin esiri olan ortağının dolduruşuna gelmemeli.

Aklından çıkarmaması gereken sadece gerçeklerdir.

Bu dünya ne güçlülerin dünyasıdır.

Ne diktatörlerin.

Ne de seçimi kazanıp iktidara gelenlerin.

Bu dünya, ne yıllarca çırpınıp bir türlü iktidara gelemeyen muhalefet partililerindir.

Ne de kazandığı haksız paralarla zenginleşip doymak bilmeyen hain kapitalistlerin, ne de oligarkların.

Bu dünya herkesindir.

Herkesin…

Yani hepimizin.