On bin yıllık derinliği olan, onlarca ulusa, yüzlerce buduna (kavme) yurtluk yapmış, dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden birinin üzerinde yaşıyoruz.

Kolay bir şey değildir bu coğrafyada barınmak, tutunmak ve yaşamak.

Kolay bir şey değildir bu coğrafyaya egemen olmak.

Geçmişte bu topraklar üzerinde ataları yaşayan uluslar başta olmak üzere, pek çok ulusun gözü ve emelleri vardır bu coğrafya üzerinde.

Kimileri kökleri nedeniyle, kimileri ekonomik ve sosyal çıkarları nedeniyle, kimileri de afyonlanmış dinsel görüşleri nedeniyle bu coğrafya üzerinden ellerini çekmezler, çekmek istemezler.

Asırlardır (açık ya da gizli) haritalar çizilir, haritalar hazırlanır, haritalar bozulur, haritalar yapılır bu coğrafya için…

Lafla peynir gemileri yürütülemeyecek kadar zor bir coğrafyadır bu coğrafya.

O nedenle, özellikle büyük(!) siyasetçiler, ağızlarından çıkan her söze dikkat etmek zorundadır. Bu konumdaki siyasetçiler, özellikle ve özellikle, kendilerine (içerden ya da dışardan) önerilen, her öneriye kuşkuyla yaklaşmak, her önerinin altında bir çapanoğlu aramak zorundadır.

Ayakları yere basmayan her söz, her söylem, her vaat; birilerine umut olur, birilerine yeni haritalar çizdirir bu evrende. (O “birilerinin” kim ya da kimler olduğu da hepimizin bilinenidir.)

* * *

Bilinsin ki ya da bilelim ki; iktidarın ya da sorumsuz siyasetçilerin; ayakları yere basmayan “açılım” zırvalıkları, birilerine umut oldu, birilerine yeni haritalar çizdirdi.

Ve yine bilelim ki, gülüp geçtiğimiz bu haritalar, yarınlarda başımıza çok büyük çoraplar örecek.

* * *

İşte size… bu coğrafyaya, bu ülkeye tebelleş olan küresel güçlerin, iki haritası…

Bu ülkeyi yöneten, yönetmeye talip olan; bu ülkenin, bu coğrafyanın geleceği ile ilgili ahkâm kesen herkes; bu haritaların varlığından ve bu haritaları çizenlerin emellerinden, haberdar olmak zorundadır.

Ve de bu ülkeyi yönetenler ya da bu ülkeyi yönetmeye talip olanlar; bu ülkenin, bu ulusun, bu coğrafyanın tarihini çok ama çok iyi bilmek zorundadır.

İşte size, bu coğrafya üzerinde emelleri olanlardan biri olan ABD’nin, Büyük Ortadoğu Projesi’yle ilgili haritası…

Artık herkesin bilineni haline gelen bu projenin(!) amacı; Anadolu’nun doğusunu da içine alan, genişletilmiş bir Ortadoğu Bölgesinin enerji havzalarını ele geçirmek ve bu bölgenin enerji dağılımıyla ilgili güvenliği sağlanmak amacıyla, bölge ülkelerinin zayıflatılarak parçalanmasını… sağlamaktır.

* * *

Bu coğrafyanın başına tebelleş olan yayılmacı ve sömürgeci güçlere ait (ciddiye alınması gereken) bir diğer haritanın yaratıcıları da, Türkiye’yi yıllardır AB kapılarında bekleten AB ülkeleridir.

Bu haritanın yaratıcılarına(!) göre de amaç; eski Bizans’ı yeniden kurmak ve Anadolu’nun yeniden Hıristiyanlaşmasını sağlamak için; Anadolu’daki Türk kimliğini ve Türk varlığını sona erdirilerek; Anadolu’ya, haritadaki şekli vermektir.

Siyonist proje mimarlarına göre ise; Kutsal Kitapları Tevrat’a göre, Nil Nehrinden Fırat Nehri’ne kadar olan coğrafya, kendilerine vaat edilmiş kutsal topraklardır. Musevi inancına göre bu toprakların ele geçirilmesi, kendilerine, Tanrı tarafından verilen bir emirdir. Bu amaca ulaşmak için, bu coğrafya üzerinde Yahudi bir Kürdistan ve yine Yahudi bir Ermenistan Devleti kurulmalıdır. Türklerin, Kafkaslar ve Asya’yla bağlantısını kesmek için de Türkiye ve Türk halkı ekonomik olarak çökertilmeli, iç savaşla birbirine düşürülmeli ve parçalanmalıdır.

* * *

Yani?

Yani bu üç sapık projenin de tek bir ortak hedefi vardır, o da Türkiye’yi bölmek ve parçalamaktır…

Haritalardan da anlaşılacağı üzere, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP); enerji kaynaklarının kontrolü için, tüm bölge ülkelerinin (Türkiye’nin, İran’ın, Suriye’nin, Irak’ın) parçalanmasını amaçlamaktadır.

Bizans yanlısı AB’ciler ise; Türkleri öteleyip, İç Anadolu’ya hapsetme; Batı Anadolu’da Bizans’ı yeniden diriltme; Doğu’da Büyük Ermenistan’ı; Kuzey’de de (yeniden) Rum Pontus Devletini kurma hayallerini kurmaktadırlar

Siyonistler de; Yahudilerin denetiminde ve güdümünde, Büyük Ermenistan ve Büyük Kürdistan Devletlerini kurarak/kurdurarak, GAP’ın denetimini (su kaynaklarını) ele geçirme peşindedir.

* * *

Sözün özü, bu coğrafyada barınmak için güçlü olmak zorundayız

Her yönden.

Özellikle de askeri yönden…

Askere saldırır, askeri yıpratır, askeri içten içe çökertirken bunları çok iyi düşünmemiz gerekir.

Orduyu ele geçirmek; Çankaya’yı, Polis’i ya da Yüksek yargıyı ele geçirmeye benzemez.

Ordu elden giderse, ülke elden gider

Aklımızı başımıza devşirelim.

Kendimizi, onurumuzu, oyumuzu ve namusumuzu satmayalım.

Bu ülke 30 kupona kurulmadı.