HSYK seçimleri öncesi bir öztanıtım yazısı yazdım.
1969 Kasım’ında Çorum’un en güzel ilçesi Kargı’da doğdum. Hayata dair her şeyi de aslında 16 yaşına kadar beşbin nüfuslu bu kasabada öğrendim. Yaz tatillerinde hocanın şerrinden kaçmak için arı, sinek, bamya dikenini göze alıp bamya tarlasına talim etmeyi de, eşeğe bohça yüklemeyi de, dağlarda tomruk damgalarken kendi sınıfımı da oralarda öğrendim. Anladım ki güç bilgidir, buralarda kalırsak halımız duman, ver elini Ankara Hukuk. Cebeci, Cumhuriyet, Koç Yurtlarında kaldım. Okul bitince 1992 güzünde Çorum'da avukatlık stajına başladım. Stajım bittiğinde Merhaba adında yerel bir gazetede muhabirlik ve amatörce köşe yazarlığı yapıyordum. Hiç aklımda yokken, herkes giriyor diye ben de hakimlik sınavına girdim, kazandım. Sözlüye gittiğimde dayısızlığın ne menem birşey olduğunu da öğrendim. Bir yıl kadar avukatlık yaptıktan sonra askere gittim. Askerde, fıtratımın askerliğe elverişli olmadığını kesin olarak öğrendim. Gelibolu'da bir görev sırasında (Sanırım kamyondan yük boşaltmaya göndermişlerdi), arkadaşlarla yer sofrasında karın doyururken, bakkalın zeytin sardığı gazete parçasında hakimlik sınav ilanını gördüm. Bana çok şey kaçırıyormuşum gibi geldi. Bir daha sınava girmeyi denedim. Hem adli hem de idari hakimlik sınavını kazandım. Bu sefer sözlüde eleyemediler. 1995 Nisan ayından 1998 Ocak ayına kadar staj yaptırdılar bize. İlk kur'ayı Bafra hakimliğine çektim. İkinci gün bir hırsızı çalıştığı fabrikadan iki tane pantolon çaldı diye tutukladım. Çok gururlandım. İki sene sonra pantolon fabrikasının patronunu bir milyon dolar hayali ihracat yaptığı halde teknik nedenlerle(! ) tutuklayamadım. Elim yandı. Bu işin kolay olmadığını o an anladım.
2001-2003 arası Dicle'de hukuk hakimliği yaptım. Kamulaştırma yapılan arazilerde, her keşifte yer değiştiren nöbetçi kavaklar, asmalar gördüm. Kül yutmadım. İlk gelen müfettiş tebrik edip, giderken öptü beni. Çok mutlu oldum. Yıllar sonra beni öpen müfettişin sicilime 'temsil yeteneği vasat' yazdığını gördüm, güvenmemeyi öğrendim. (Bu öğrenme, bana en zor geleniydi belki de)
Köylünün su altında kalan arazisinin değerini hesapladım. 'Hesaplayamazsın' dedi yüce Yargıtay. Bir de 'orta' notlar verdi. Kavga etmeye gittim. Bu kez 'gel seni bizim daireye alalım' dediler. Vesübhanallah deyip geri döndüm. Orta notlar silinmişti. Vatandaşın arazisi de tabii. Sonra sanırım bazen boşa çalıştığımızı, adaletin fazla göreceli olduğunu öğrendim. 2003-2005 arası Ordu Ulubey hakimliği yaptım. Bir milletvekilinin seçim hakimini telefonla arayarak, seçim kurulunun iki memur üye adayının isimlerini vererek ‘kurula bunları seç reis’ demesini gördüm. Ama reisin beklenmedik yanıtı karşısında vekilin balyoz yemiş karpuza dönüşünü keyifle yaşadım.
2005-2008 arasında Karaburun hakimliği yaptım. Çiçek isimlerini, rüzgar isimlerini, balık isimlerini öğrendim. Hayatın ‘müessir fiilden’ ‘izale-i şuyu’ dan ibaret olmadığını da. Temyiz edilen 180 dosyadan yalnızca bir tanesinin Yargıtay’a geç gönderildiğini fark edip, durumu izah ettiğim müfettişin tebrik etmesine bu kez temkinli sevindim. Ülkede olup bitecekleri 2007 senesinde bize izah eden bu müfettişin, bu eksikliği kendisi bulmuş gibi tavsiye listesine yazdığını, sicil notunu lütfedip 71 verdiğini gördüm. Hem de, aynı notu birbirimizden pek hoşlanmasak da, mesleğinde başarılı bulduğum, müfettişe göre ‘öteki’ olan cumhuriyet savcısına da reva gördüğünü öğrendim. Ve elbette ne kadar saf olduğumu da.
2008 Yazından bu yana İstanbul’dayım.
2003’ten bu yana Adalet Org, 2006 Yılından beri Yarsav , 2011 den bu yana da Sendika üyesiyim. Bu kadar şeyi öğrenip de örgütlülüğü, dayanışmayı görmemek körlük olurdu zira. Yarsav’ın ve Yargıçlar Sendikası’nın kurucu üyelerindenim. 2009’dan itibaren bir buçuk yıl Yarsav yönetim kurulu üyeliği, sık sık da Sendika‘nın İstanbul temsilciliğini yaptım. Halen de Yargıçlar Sendikası İstanbul temsilcisiyim.
Okumam iyiydi ama yazmayı bu siteden öğrendim. İlk Yarsav yönetim kurulu üyeliğimin müsebbibi Aydın Başar’dır. Gazete yazarlığı, medya tartışmacılığı, sendikal mücadele de ise Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun açtığı yollardan gittik.
Yeditepe Üniversitesi’nde Kamu Hukuku yüksek lisansı yapıyorum. Bir dönem günlük Gazeteport internet gazetesinde, yargı, insan hakları gibi konularda haftalık köşe yazıları yazdım. Halen de zaman zaman yazılarıma devam ediyorum. Radikal-2 ve Cumhuriyet Gazetelerinde de yayınlanan güncel sorunlara dair bazı makalelerim oldu. Merhaba’dan başlayan muhabirlik ve köşe yazarlığım Çorum’un en deneyimli gazetecisi ve yazarı çok sevgili ağabeyim Mehmet Yolyapar’ın ve sınıf arkadaşım, kardeşim Tugay Afat’ın teşvikiyle memleketimin en eski gazetesi Çorum Haber’de aralıklarla devam ediyor.
2010’da İlhan Cihaner’in tutuklandığı günden bu yana birçok televizyon programına, Yarsav veya Sendika adına katıldım.
Evliyim ve iki çocuğumuz var. Halen İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi olarak görev yapıyorum.
HSYK seçimlerine, evrensel hukuk ilkelerinin sürekli hale getirilmesi, Avrupa Hukukundan bizim insanımızın da nasibini alması, politikacının mahkemeyi tapu dairesi sanmaması...gibi nedenlerle dahil oldum.
Uzun oldu kusuruma bakmayın.