Kurban kesilebilecek yerler belirlenip, duyuruldu.
Siz sanıyor musunuz ki, bu disipline uyulacak?
Yine herkes, dilediği yerde, dilediği biçimde kesecek kurbanını.
Ortalık yine kan gölüne dönecek.
Çocukların gözleri önünde, bağırta bağırta boğazlanacak hayvanlar.
Güçlü kurbanlar, acemi kasapların elinden kurtulup, yine kaçacak.
Arkasında bir sürü kovboy(!), ellerinde kement, hayvan kovalayacaklar ana caddelerde. Yakalayamayacaklarını ya da zapt edemeyeceklerini anlayınca; hayvansal güdüleriyle, ellerindeki satırlarla, zavallı hayvanların önce ayaklarını kesip, çökertecekler, sonra üzerine çullanacaklar.
Yabancı ajansların görüntüleyip, ajanslarına geçtiği bu ilkelliği, tüm dünya yine izleyecek.
Turistler, bu görüntüleri yine fotoğraflayacaklar.
Değişen hiçbir şey olmayacak kısacası.
Her Kurban Bayramında ne olduysa, bu yıl da onlar olacak.
* * *
Her kurban bayramı sonrası, bu görüntüler hafızamdan silininceye kadar et yemem, yiyemem. Yine öyle olacak.
… …
Sanal ortamda dolaşan bir paylaşım var.
Bugün, (üzerinde benim de kalem oynatarak katkıda bulunduğum) o paylaşımı, paylaşmak istiyorum sizlerle.
… …
“İki arkadaş telefonla görüşüyor.
-Yedi kişi bir danaya girdik, sen ne yaptın?
-Biz 5 kişi, bir insana girdik…
-İnsana mı? Nasıl ya… anlamadım?
-5 kişi diyorum… 5 kişi bir araya geldik; iki aydır çalışmayan birinin evine gittik. 2 aylık ev kirasını, birikmiş faturalarını ödedik, mutfağına ne lazımsa, kolilerle indirdik evine.
Son olarak da esas müjdeyi verdik, ‘Bayramdan sonra yeni açılan Zorlu Center'de, 2000 TL maaş + sigorta + yemek ücreti, işe başlıyorsun. Hadi hayırlı olsun…’ dedik.
-??!!...
-Alo, orada mısın?
-Buradayım, buradayım da; şaşırdım bir an için… Tamam, çok güzel yapmışsınız da ‘kurban’ yerine geçer mi yaptığınız?
-Senin et dağıttığın insanlar, bizim insan(lar)ımız kadar sevindi mi?
-Hayır, zannetmiyorum!
-Ama bizim insanlarımız sevindi. Hem de çok sevindi(ler)… Tüm aile, hep birlikte mutluluk gözyaşları döküp, dualar ettiler.
Biz de mutlu olduk. Huzur bulduk. İyilik denen erdemi, yüreklerimizde, bedenlerimizde, iliklerimizde yaşadık. Vicdanlarımız bayram etti. Kendimizi Tanrı’ya daha yakın hissettik.
-??!!...
-Alo orada mısın?
-Buradayım, buradayım… Çok duygulandım da… dilim tutuldu.
Doğrusunu söylemek gerekirse, kesim esnasında isyan edesim geldi. O hayvanın yalvaran gözlerle bakışı, başı kesildiği halde dakikalarca titremesi, kasılması, hâlâ gözlerimin önünde… Babama, bir daha gelmeyeceğimi de söyledim zaten.
Gelecek sene beni de aranıza alsanıza...!
-Seve seve dostum, seve seve… Aslında herkes bu bilinçle, gruplar kurup, 7 kişi bir dana yerine bir insana girse; ortalık cennet olur. Mutluluk çığlıkları yükselir arşa.
Bizler de iyi bir şeyler yapmış olmanın hazzını, mutluluğunu yaşar, keyfini süreriz.
Kaldı ki, bu tür paylaşımlar sadece bayramlarda olmamalı, gücümüzün yettiği her yerde, her anlarda olmalıdır ...Bizler böyle büyütüldük....
Böyle de paylaşmalıyız...”
* * *
Biz bu bayram da önceki bayramlar gibi, aynı şeyi yapıyoruz.
Muhtaç insanlara, yiyecek kolileri gönderiyoruz.
O insanları tanımıyorum; onlar da beni/bizi tanımıyor.
Ama ben görüyorum onları, hissediyorum.
Sevinçleri, sevincim; mutlulukları, mutluluğum oluyor.
Huzur doluyor içim.
Ben bu bayram da insana giriyorum.
… …
Bayramınız kutlu olsun.