Durduk yere değil, devlet gibi davranılarak, devlet olunuyor.
Hakka, hukuka, yasalara uyularak, devlet olunuyor.
İnsana, doğaya, çevreye saygı duyularak, devlet olunuyor.
Soyguna, talana, yolsuzluğa karşı durularak, devlet olunuyor.
Yoksa “Biz Muz Cumhuriyeti değiliz; biz devletiz” demekle, devlet olunmuyor.
* * *
İnsana, doğaya, çevreye saygı duyuyorsan, hukukun üstünlüğüne yürekten inanıyor, bunu savunuyorsan; soygunlara, yolsuzluklara karşı duruyorsan, devletsin.
Aksi halde, Muz Cumhuriyetisin!
Bu kadar basit.
* * *
Alman vekil Nicole Gohlke, Münih’te, PKK gösterisine katıldı. Apo posteri önünde, eline PKK’nın bez parçasını alıp salladı diye; Alman Parlamentosu, dokunulmazlığını kaldırdı.
Niye?
Çünkü Almanya’nın bir devlet geleneği var, devlet aktöresi var.
Oysa biz de milletvekili, asker taşlıyor.
Polis tokatlıyor.
Otuz yıldır ülkenin kanını, iliğini sömüren PKK’nın sözcülüğünü ve çığırtkanlığı yapıyor.
Elbise kılıfları, çikolata kutuları içinde rüşvet alıyor.
Mahkeme kararlarını hiçe sayarak, bağışlayanın vasiyetini çiğneyerek, üstelik de birinci derecede sit alanı üzerine kaçak inşaat yapıyor.
Mahkemelere, “sıkıysa gelin yıkın” diye meydan okuyor.
Yargı erki üzerinde baskı kuruyor.
Havuz medyaları, vakıfları, kumbaraları oluşturuyor.
Tık yok.
* * *
Ve o Almanya, kaynağı Türkiye olan Deniz Feneri Soygununda; kendi hudutları içinde döndürülen dolaplarla ilgili araştırmalarını tamamlayıp, konuyu mahkemelerine intikal ettiriyor.
Almanya Mahkemeleri, çalışmalarını tamamlayıp, kendi hudutları içindeki piyon suçluları cezalandırıyor.
Türkiye’ye de diyor ki; “Bendekiler piyon. Bunların ağa babaları sizde. Adları da şu, şu, şu… Gereğini yapın.”
Tık yok.
* * *
Bakanların ve meclis komisyonlarının görev sahasına giren sektörlerde, insanlar ölüyor.
Doğa kıyımları yapılıyor.
Bu konuda verilen gensoru ve soruşturma önergeleri, yok hükmünde sayılıyor.
İnsanlar ölmeye, doğa katledilmeye devam ediliyor.
Tık yok.
* * *
Kişisel kaprisler uğruna, komşularımızın tümüyle papaz olunuyor.
Komşunun Esed’ini (!) devirme inadı uğruna, komşunun içişlerine karışılıyor. Oradaki iç savaşa çanak tutuluyor. Oradaki iç savaşın aktörlerine yardım ediliyor. Komşunun milyonlarca insanı, denetimsiz bir biçimde ülkeye kabul edilip, ülkenin başına bela ediliyor.
İktidarda kalma uğruna, bölücü örgüt ve yandaşlarına ödün üzerine ödün verip; ülke, bölünmenin ve parçalanmanın eşiğine getiriliyor.
Tık yok.
* * *
E o zaman, sormadan edemiyor insan.
Almanya devletse, biz neyiz?
Alman Parlamentosu vekilleri devlet adamıysa, bizimkiler ne?
Almanların sistemi demokrasiyse, bizim sistemin adı ne?