Osmanlı Devletinde, milletin, (tebaanın) siyasî ve resmî sıfatı “OSMANLI” idi. Bunun içinde, Müslim ve Gayrimüslim herkes vardı. Müslim ve Gayrimüslim herkes birbiri ile dost idi, komşu idi, ibadetini, ana dilini, kendi örflerini rahat ve huzur içinde yaşıyordu. Resmi dil Türkçe idi.
Şimden gerü hiç kimesne divanda, dergahda, bergahda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye. (13 Mayıs 1277- Karamanoğlu Mehmet Bey)
Yani bu topraklarda en az iki bin yıldır konuşulan umumi bir dil var. 13 Mayıs 1277 den itibaren resmileşen bir halk dili var. Adriyatik’ten, Çin Seddine kadar genel iletişim dili TÜRKÇE.
Türk Milleti olarak bu geniş topraklarda üç defa medeniyet kurulmuş. Türk resmi, Türk mimarisi, Türk Musikisi, Türk folkloru, Türk güreşi, Türk tarihi, Türk sanatı, Türk heykelciği, Türk çiniciliği, Türk siyaseti, Türk tarımı, Türk devlet yapısı, Türk idarî işlevi, Türk edebiyatı, Türk alfabesi, …, gibi bir toplumu MİLLET yapan, özelliklerin tümü asırlar öncesinde var olmuştur. 900 senedir Türkçe ilim ve medeniyet dili olmuştur.
Bu oluşum baskı ve kasıtla değil tarihsel ve sosyolojik süreç içinde binlerce yılda kendiliğinden oluşmuştur.
Bu oluşumun tarih boyunca süregelen bütün evrelerinde, bu coğrafyada yaşayan her toplumun, her aşiretin, her cemiyetin, cemaatin, halkın emeği ve izi vardır. Bütün bu cemaat, cemiyet, aşiret ve halk; …, nüfusu ne olursa olsun, TÜRK MİLLETİNİ meydana getiren unsurlardır.
Türk Milleti, işte bütün bu toplumları içine alan büyük kümedir. Bu coğrafyada var olan herkes bu tanımın içindedir. Hiç biri hariç değildir. Kimse, Türk Milletini meydana getiren bu unsulardan birini inkâr edemez; bu unsurlardan hiç biri de TÜRK MİLLETİNİ inkâr edemez.
Veya biri çıkıp da bunun içinden sadece birini homojen olarak çekip, çıkarıp ayrı bir millet gibi göremez ve gösteremez. Görmeye başlarsa işte bu ırkçılıktır. Cehalettir, bilgisizliktir, akılsızlıktır, oyuna gelmedir.
Zaten bunun içinden her kim kendini çıkarır ve bu büyük kümeden soyutlarsa, o asla millet olamaz. Çünkü HİÇ BİRİ TEK BAŞINA, BİR MİLLET değildir. Çünkü hiç birinin kendi adına yani tek başına tarihi, edebiyatı, sanatı ve kültürü yoktur. Yani hiçbiri müstakılen bir medeniyet oluşturmamıştır. Hatta alfabesi bile yoktur. Düne kadar alfabesi bile olmayan biri tutup EŞİT VATANDAŞLIK diyerek, Türk Milleti ile boy ölçüşemez, hak iddia edemez.
Eşyanın tabiatına aykırıdır. Kanla, silahla, cinayetle, onun bunun yardımı ile bir bölgede adı devlet olan bir örgüt kursalar da DEVLET OLAMAZLAR, MİLLET OLAMAZLAR.
Siyaseten bazı hain ülkeler tasdik ve tasvip etseler de, ilmen ve sosyolojik olarak uzun süre yaşamaları mümkün değildir.
Millet homojen değildir. Homojen bir topluma da millet denmez. Bir Milleti teşkil eden içindeki alt kümeler, homojen olabilir, bu mümkündür. Ki kanaatimce Türk Milleti içinde yaşanan sosyolojik hayat gereği, onlar da homojen değildir. Hele bu devirde. Dünyayı bilmem ama Türkiye’de homojen bir ırk olduğunu sanmıyorum.
Vardır diye ısrar etmek, arı ırk oluşturmak, faşizmin ta kendisidir. Ve çağımızda en tehlikeli oluşum budur.
SON SÖZ OLARAK:
TÜRK MİLLETİ, yirmiden fazla etnik kökeni, otuzdan fazla din ve mezhep mensubundan müteşekkil bir küldür. Türk Milleti, hepsini kapsayan ve homojen olmayan, geniş ve uzun bir bölgeye sahip, kökü tarihten gelen bir topluluktur. Biz bu topraklarda, hep beraber birçok medeniyet kurmuşuz. Dilimiz de tarihimiz gibi 22 ayrı etnik kökenden ibarettir. Türkçe bunun için zengin bir dildir. Türkçe arı dil değildir. Dilimiz ve TÜRK Milleti olarak biz, tam bir mozaiğiz.(mozaik’iz). Karma ve geniş bir kültürüz. Türk Kültürü demek bir cihan kültürü demektir.
Dünyada emsalsiz bir coğrafyada, harika bir senteze sahip, çok geniş ve kapsamlı, çok zengin kültüre sahip olan bir milletiz. Her yönden zenginiz. Bu zenginliği zedelemek, bölmek parçalamak ve bir yerlerinden koparıp küçültmek isteyenlere, ırkçı ve dar görüşle sıcak bakanlar, eninde sonunda pişman olacaklardır.
Bölünerek büyümek mümkün değildir, bölüşerek büyünür. Bin yıldır bölüşüyoruz zaten.