Çok iyi biliyoruz ki HADEP, DEP, BDP, KCK, PKK, ..., HDP adı ile kırk senedir bu ülkeye ihanet eden şer örgütlerinin amacı hiçbir zaman demokrasi olmamıştır. İşin aslı tamamen ve tamamen Kürt faşizmidir, şuursuzca faşizmdir, ilkel ve cahilane ırkçılıktır.
Başta Amerika, Rusya ve Fransa olmak üzere, bütün Avrupa ülkelerinin asırlardır hiç ara vermeden süregelen Türkleri bölme ve parçalama planlarını bilmeyen duymayan yok. Bu ihanetlerin sonucu olarak, Kırım dâhil Balkanlar kaybedilmiştir, Kuzey Afrika kaybedilmiştir, Yemen’e kadar Arap diyarı kaybedilmiştir, Kafkaslar kaybedilmiştir. Nihayet Anadolu bile bölüşülmüş ve Karadeniz’e bakan küçük bir bölgeye Türk Milleti hapsedilmek istenmiştir.
Son 250 yıldır devamlı surette, en alçakça ihanete uğrayan, en vahşisinden soykırıma ve sürgüne uğrayan dünyada tek millet vardır, TÜRK MİLLETİ.
BİZİ ASIL ÜZEN
Bizi asıl üzen, birlikte asırlar boyu her türlü, özgürlük ve demokrasiyi bahşettiğimiz insanlar, ayrı gayrı görmeksizin dostça yaşattığımız ve yaşadığımız içimizdeki insanların, ihanetidir. Osmanlı Devleti, hâkim ve hükümran olduğu bütün bölgelerde, bütün halklara demokrasi ve özgürlüğü sonuna kadar sunmuştur. Ne dinî, ne de ırkî baskıcı ve emperyal bir idare kurmamıştır. Kurmamıştır ki bin yıldır her ırk, mezhep, kavim, aşiret kendi özgün gelenek ve görenekleri, dilini ve dinini kâmilen yaşamıştır. Yoksa bin yılda bu topraklarda çoktaaan herkes, sadece Türk ve sadece Müslüman olurdu. Bir ferman ile bu iş beş yüz sene evvel bitmişti. Bu gün kendine Ermeni, Rum, Çerkez, Kürt, Laz, Arap, Arnavut, vs., diyecek kimse kalmazdı. Eğer birileri, hâlâ bugün bu topraklarda Türkçeden gayrı bir dile; İslam’dan başka bir dine sahip ise, bu topraklarda demokrasi, bin yıldır var demektir.
Hâl böyle iken bu ülkenin bazı insanlarının, Avrupalara gidip Türk ve İslam Âleminin, kadim düşmanları ile işbirliği yapmaları, hem iğrenç bir ihanet, hem akılsızca ve cahilane bir ırkçılıktır.
Elbette ezeli ve ebedi Türk ve İslam düşmanı olan Avrupa (yani tüm Hıristiyan dünyası) bu hainleri ayakta karşılayacak ve alkışlayacaktır. Bu desteği, bu alkışı, o ırkçı ve ayrılıkçı cahiller haklı diye yapmıyorlar.
Ezeli ve ebedi düşman gördükleri DOĞUDA Kİ GÜÇLÜ BİR MÜSLÜMAN ÜLKENİN zarar görmesini istedikleri için yapıyorlar. Yani Türkiye’ye zarar veren her şey onlar için mubahtır.
Meselenin aslı ve özü budur. Yoksa sömürgeci ve vampir beyinli Avrupa (Rusya ve Amerika dâhil) Müslüman olan birini asla sevmez ve asla yardım etmez.
BU BAĞLAMDA
1850-1950 aralığında KADİM DÜŞMANLARIMIZ, topraklarımıza gelip gerekli beyin yıkama ve ırkçı kışkırtmalarını yaptılar. Nitekim Rusya ve İngiltere birbirinden ayrı ve habersiz Osmanlı topraklarında casusluk yapmak ve bölücü fitneler yaymak için, hususi olarak bakanlık kurdular. 1950 den sonra ulaşım imkânları çoğaldı, yüz yıldır beynini yıkadıklarını ayaklarına çağırmaya başladılar. Artık, ırkçı cahiller kendi beyinleri yıkansın diye, Türk düşmanlarının ayağına gidip akıl ve talimat almaya başladılar.
Ne yazık ki! Asırlardır DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜĞÜ barış içinde, huzur içinde yaşayan yani her türlü dinî ve geleneksel âdetlerini hiçbir baskı görmeksizin yaşayan bu topluluklar, avuçlarının içinde yaşadıkları DEMOKRASİYİ, hain ve kadim düşman Avrupa’ya, Amerika’‘ya gidip dilenmeye başladılar.
İşte çarpıldıkları yer burası idi. Başlarını belâya sokmuşlardı. Çünkü demokrasiden öte istenecek bir şey yoktur. Demokrasi zaten var. Elbette değişen ve gelişen çağın şartlarına göre değişiklikler icap ederse yapılırdı. Yapılacaktı da.
Fakat silah üreten ülkelerin, Türkiye’nin parçalanmasını isteyen ülkelerin sabrı yoktu. Ülkemizdeki hem cahil, hem ırkçı olan gericileri, düşmanların kullanması zor olmadı.
Bugün HDP bu tuzağın içine düşmüş ırkçı ve cahil bir partidir. Çünkü hiçbir surette bu ülkede KÜRT sorunu yoktur. Buna dair Kürt ırkçılığı yapanların uydurukları bahaneleri ve karşı fikirleri binlerce kere yazdık çizdik. Bu ülkede bu topraklarda yirmiden fazla etnik köken var, yirmiden fazla dinî inanış var. Osmanlı zamanında da, Türkiye Cumhuriyeti zamanında da hepsi aynı şartlarda, eşit ve özgür olarak KENDİNİ YAŞADI ve yaşıyor. Akıl, mantık ve bilim ile düşünebilen herkes görür ki Türkiye’de yaşanan sosyal hayatta hiçbir problem yoktur.
Kürt ırkçılığı yapanlara bin kez dedik ki, bu ülkede Türkçeden başka 22 ana dil konuşuluyor. Hiç biri anadilde eğitim demiyor. Hiçbiri ayrı bir çapıt uydurup, bu özel bayrağım demiyor, bölge tayini yapmıyor, kendimizi korumak için özel silahlı güç yapacağız demiyor da senin farkın ne? Onlar akılsız, sen mi akıllısın?
Onlar, dedelerinin şehit ve gazi olarak, bizlere miras bıraktığı bütün millî bayramları şerefle, şanla kutluyor da, sen niye kutlamıyorsun? Biz biliyoruz ki senin de, ataların bu toprakları, emperyalist işgalci düşmanlardan kurtarmak için fedayı can ettiler. Onlar senin ataların değil miydi? Yoksa sen başka bir milletten misin?
Bütün dünyada resmî bayrak, millî bayrak bir tanedir.
Bütün dünyada resmî marş, millî marş bir tanedir.
Bütün dünyada resmî dil, millî dil bir tanedir.
Bunun dışında bayrak, dil, marş iddia etmek faşizmden öte çağ dışı cehalet ve gericiliktir. Kim ki bu çağda ırkçı kafa ile düşünürse, akıllı uzman, ileri görüşlü uyanık devletler maşa olarak onları kullanır. O ırkçı geri kafalılar sadece ve sadece çok güzel maşa olurlar, piyon olurlar. Piyonlar daima ilk hamlede yem olarak kullanır. Hiçbir kalifiye değerleri yoktur. Şahların, vezirlerin, fillerin ve atların uşağıdırlar.