Atasözleri, ait oldukları milletlerin ortak bilinçaltlarını yansıtan anonim ürünlerdir.

Bir başka ifadeyle atasözleri, toplumsal kültürün çeşitli olgu veya olaylara ilişkin zihniyetini üstü kapalı bir biçimde yansıtan en öz ve en etkili ifadelerdir.

Bu yönüyle atasözleri, toplumun kültürel yapısını ve de geleceğe bakış açısını; gelecek kuşaklara taşımaları bakımından önemli bir işleve sahiptirler.

Bir milletin nelere ağlayıp nelere güldüğünü, nelere kızıp nelerden mutlu olduğunu o milletin atasözlerine bakarak görebilmek mümkündür.

Atasözleri, halk içinde en çok kullanılan “konuşmalık dokuma” olma özelliği gösteren ve ilk söyleyeni belli olmayan bir türdür.

Yüzyıllar, hatta bin yıllar içinde “ata” tecrübelerinin birikiminin bir sonucu olarak karşımıza çıkan atasözleri üzerinde bugüne kadar yapılan çalışmalar çoğunlukla “dilbilim” merkezli olmuştur.

Türk atasözleri eğitim olgusunun ve ilgili boyutlarının kavramsallaştırılmasında çağdaş eğitimbilim ilkeleriyle tutarlı bir perspektif sunmaktadır.

Bu noktadan hareketle, Türk sözlü kültürünün deyim, mâni, masal, türkü, ninni, bilmece ve hikâye gibi diğer ürünlerinin de çözümlenerek bu ürünlerde öne çıkarılan eğitimsel bakış açılarının incelenmesi, Türk eğitim düşüncesinin daha iyi anlaşılmasında, oluşturulmasında ve paylaşılmasında faydalı olabilir.

* * *

Bu girişi şunun için yaptım.

Ben şimdi gelişmiş ülkelerin ilkokul fişlerini yazacağım, yorumu size bırakacağım.

* ALMANYA Üretim ve yaşam disiplinle başlar.

* İNGİLTERE Geçmişini bilmeyen, geleceğini tayin edemez.

* JAPONYA Yaşamak için üreteceksin.

* Ve TÜRKİYE Ali ata bak.

Sonuç?

Sonuç, diğer ülkeler çocuklarını, üretim bilinciyle eğitip, yetiştirirken; bizim çocuklarımızı asalaklığa, ganyan bayilerine yönlendiriyoruz.

* * *

Sözü bu noktaya getirmişken; bir de Japon atasözleriyle, bizim atasözlerimizi karşılaştıralım.

Japonlar der ki;

* Senin değilse alma

* Doğru değilse yapma

* Emeğin olmayan yemek, yemek değildir.

* Bilmiyorsan sus

… …

Ya bizim benzer konulardaki atasözlerimiz?

* Bal tutan parmağını yalar

* Devletin malı deniz, yemeyen keriz

* Komşuda pişer, bize de düşer

* Üzümünü ye, bağını sorma

… …

Neden biz, gelişmiş ülkelerin ardında nal topluyoruz, anladınız mı?

Ben bir anlamda içinde bulunduğumuz durumun özetini yaptım.

Yorumu size bırakıyorum…