Ülkemizde çocuklar, çocuk hakları, çocuk istismarı gibi olaylar, iç açıcı bir grafik izlememektedir. Özellikle de çocuk istismarı konusunda tablo çok üzücü ve karanlıktır. Bunu fiziksel, cinsel ve duygusal istismarlar olarak değerlendirebiliriz.

Üzülerek belirtelim ki ülkemiz çocuk istismarında dünya üçüncüsüdür. Ülkemizde her üç çocuktan birisi, dünyada ise her beş çocuktan birisi istismara uğruyor. Verilere göre istismara uğrayan çocukların yüzde on beşi adli mercilere yansımaktadır.

Yine ülkemizde işlenen cinsel suçların yüzde kırk altısı çocuklara karşı işlenmektedir. Ayrıca ayda en az 650 çocuk istismara uğramaktadır. Elli bin kız çocuğu seks kölesi olarak bulunmakta, resmi evliliklerin beşte biri 18 yaşın altında kız çocuklarıdır.

İç karartıcı tablonun temel nedenleri; kuşku yok ki başta ekonomik, sosyal, ve toplumsal bakış açısıdır. “AYM’ 10 Haziran 2015 tarihinde, resmi nikah olmadan dini nikah kıyanların cezalandırılmasını öngören Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesini iptal etti. Karşımıza ne çıkıyor, herkes evlenebilir resmi nikah olmadan. 12 yaşındaki bir çocuk da evlenebilir, 15 yaşındaki çocuk da evlenebilir. Böyle bir dinsel anlayışın hukuksal savunusunu yapan, bu anlayış ile kararlar veren AYM, çocukları koruyamaz!.”

Çocukların istismar olaylarının azalması ya da yok olması, uygarlık düzeyinin gelişimi ile doğru orantılıdır. İstismara uğrayan çocuklar başta yoksul ve kültürel düzeyi düşük ailelerin çocukları oluyor. Aile desteği ve korumasından yoksun, ekonomik olanaksızlıklar çocukları bu fırsatçıların pençesine düşürüyor.

Hemen her gün, günlük gazetelerde artık pek çok vakfın, ya da filanca kurs öğretisi adı altında kız, hatta erkek çocukların istismar edildiğini yüzümüz kızararak, içimiz kanayarak okuyoruz. Türkiye’nin mütedeyyin, muhafazakar, demokrat, aydın uygarlıktan nasibini almış kitlelerinin böylesi bir garabeti kaldırması olanaksızdır.

Çocuk yaşta gelin özendirmeleri, ‘’Bir defadan bir şey olmaz’’ söylemleri çocuk yaşta evlilik yasaları çıkarma girişimleri, istismarın boyutlarını artıran nedenlerdir. Onlarca kız çocuğunun hamile kalmış olması ve tartışmaları, gündemi meşgul etmesi bu gelişmelerin sonucudur. Ülkemizde istismara müsait binlerce Suriyeli çocuk ise istismarın boyutlarını artırmaktadır. Durum bizim, uygarlık, çağdaşlık göstergelerimizdir.

Bunlar bizim çocuklarımız. Çocuklarını tecavüz ve istismardan koruyamayan toplumlar, geleceğini karanlığın istilasından koruyamazlar.