Öncelikle söyleyeyim ki, ben bir eğitimciyim ve bu alana yıllarını vermiş birisi olarak en iyi bildiğime inandığım konu da doğal olarak eğitim. İşte bu nedenle yazılarımda özellikle bunu işleyerek eğitimdeki aksaklıkları gösterip “nasıl düzeltebiliriz” sorusunu yanıtlamaya çalışıyorum.

Dünyada çocuklarına kaliteli eğitimi veren ülkelerin en başında gelenlerinden birisi Finlandiya. “Onlar bu işi nasıl yapıyor, bizden farklı yönleri ne?” diye kendi kendime sorup araştırdım ve bulduklarımın bazılarını da karşılaştırmalı olarak sizlerle paylaşmak istedim. Böylece, neyi yanlış yaptığımız ya da neleri değiştirmemiz gerektiği konusunda az da olsa fikir sahibi olmuş oluruz.

1.Ülkemizde zorunlu okula başlama yaşı sürekli aşağıya çekilip 55-60 ay düzeyine indirilirken, Finlandiya’da 7 yaşından önce böyle bir zorunluluk yok.

2.Türkiye’de not verme sistemi aslında ilkokulun ilk sınıfında başlarken ve aileler “bizim çocuk takdir aldı” diye hava atarken, Finli öğrencilere o dönemlerde asla not verilmiyor.

3.Bizim çocuklarımız 3. sınıftan itibaren okul içi sınıflar arası, okullar arası, iller arası ya da ülke genelinde sıralama amaçlı sınavlara girerken, Finlandiya çocuklarının 16 yaşına gelmeden bu tür bir sınava girmelerine izin verilmiyor.

4.Ülkemizde, okul bahçesindeki çöpleri öğrencilerine toplattıran öğretmen dahi şikâyet edilirken, Finlandiya okullarında hizmetli personel yok ve tuvalet temizliği dâhil tüm işler öğrenciler tarafından yapılıyor.

5.Finlandiya’daki sınıflarda yaparak yaşayarak öğrenme modeli esas alınmış ve öğretmen sadece yönlendiricilik görevini üstlenmiş. Bizde ise her şey öğretmenin iki dudağının arasından çıkacaklara bağlı.

6.Finlandiya’da günlük ders saati sayısı ortalama 4 düzeyinde. Bizde ise en az 6, özel okullarda ise 8. Dahası bu rakamlara etütler, hafta sonu kursları ve özel dersler dâhil değil.

7.Finlandiya’da ders kitapları yardımcı olarak görülüyor ve öğretmen tarafından belirleniyor. Bizde ise ders kitabı eğitim-öğretimin tam göbeğinde. Dersler satır satır o kitaplara göre işleniyor.

8.Türkiye’de en iyi öğretmen en çok ödev veren öğretmendir anlayışı sürerken, Finlandiya’daki öğrencilere kesinlikle ödev verilmiyor ve öğrenmenin yeri okul olarak görülüyor. Böylece de, çocuğu proje ödevinden 100 alsın diye gecesini gündüzüne katıp ödevi kendisi yapan hatta profesyonel kişilere para ödeyip yaptıran bizdeki anne babalar da yok.

9.Bizde, ders sırasında sınıftan ses çıkmıyor ise sınıfın öğretmeni alkış alıyor ama Finlandiya’da durum tam tersi; sınıfından ses çıkmayan öğretmen hakkında soruşturma yapılıyor. Çünkü tam bir öğretmenlik yok, beraberce etkinlik yapan sınıflar var.

10.Türkiye’de çocuklar birkaç sokak ötedeki okullarına bile mutlaka servisle gidiyor. Finlandiya’da ise, birinci sınıftan itibaren okula yürüyerek ya da bisikletle gidiyorlar; özel durumlar haricinde çocuklar okula aileleri tarafından götürülmüyor.

Sonuç olarak; Finliler, çocuğun zihinsel yapısını, katılım becerisini, düşünme yetisini, el becerisini, yapıcılık ve girişimcilik duygusunu bozmadan bunları geliştirmeye yönelik bir eğitim sistemi benimsemişler. Bizde ise çocuğa bilgiyi olduğu gibi verip onu bunun içine hapsederek ezberletme ve dışına çıkarmamayı amaçlayan bir eğitim yapısı var. Basit bir örnekle açıklarsak, Finli öğrenciler bilginin resmini yaparken, bizimkiler fotoğrafını çekiyor. Unutmayalım ki, fotoğraftaki görüntü çektiğimizin aynısıdır ama yaptığımız resimde istediğimiz gibi değişiklik yapabiliriz.

Gelecek yazımızda da eğitimin öğretmen tarafını irdeleyip Finli ve Türk öğretmenler arasındaki yetiştirilme, ders işleyiş, denetim sistemi ve diğer konulardaki farklılıklara değineceğiz.

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Her şey akla muhtaçtır, akıl da eğitime. HZ. ALİ

•Bir insanı ahlâken eğitmeden, sadece zihnen eğitmek, topluma bir belâ kazandırmaktır. ROOSEVELT

•İşleriniz iyi gidiyorsa eğitim bütçenizi iki katına çıkarın, işleriniz kötü gidiyorsa dört katına. PETERS

•Eğitim görmüş halkı bir yöne sevk etmek kolay, sürüklemek güçtür, idare etmek kolay, köleleştirmek imkânsızdır. LORD BROUGHAM

•Eğitim, gerçeklerin öğretilmesi değildir; düşünmek için aklın eğitilmesidir. ALBERT EİNSTEİN

•İnsanlar, bilgisiz doğar, aptal değil. Sonradan, eğitilerek aptal olurlar. BERTRAND RUSSELL

•Buyrukçuların çıkarları için eğitilen bir insan, köle olmayı isteyecek kadar aptaldır. FRİEDRİCH NİETZSCHE