Hepimizin sık sık söylediği söz oldu artık,
“Ya zaman nasıl da değişti?”
Suçu atacak birisini bulduk ya yine bize bravo…
Oysa değişen zaman değil ki ,
Değişen ahlaki değerler, doyumsuzluk, inançsızlık…
Zamanın değişimini neye bağlar olduk?
Bize göre sevgiler değişti, arkadaşlıklar, dostluklar
değişti.
Örnek mi?
Eski Türk filmlerini hatırlayalım mı?
Birbirini seven 2 genç vardı her zaman. Nedense birisi
zengin, diğeri fakir olurdu. Genellikle de fakir olan, aynı zamanda da gururlu
erkek tarafıydı.
Zengin aile, fakir aileyi kabul etmediği için gençler
birbirlerine kavuşamaz, genç kızın “ama baba, birbirimizi seviyoruz” demesine
rağmen babanın kararı değişmezdi.
Neyse, konu derin, bu zamanın gençlerine zaten ne
anlatılacak ne de anlaşılacak gibi de değil.
Biz yine filme dönelim.
Başroldeki kız yaşadığı bu aşk acısına dayanamaz, verem
olur.
Eskilerin en korkutucu hastalıklarındandı verem. İnce
hastalıktı.
Klasik sona göre, kız tutulduğu bir öksürük krizinin
ardından, ağzını sildiği mendili gösterir, acıklı bir konuşmadan sonra kanlı
mendil yere düşer ve kızın gözleri yavaş yavaş kapanır. Sevdiği kızın ölümüne
dayanamayan erkek de acıyla çektiği tabancasını başına dayar ve intihar eder.
Ruhları gökyüzünde buluşur ve film biter. İşte, 1960'lı yılların senaryoları
böyleydi.
Gelelim 70'li yıllara. 1973 yapımı Canım Kardeşim filmi
vardı. Her izlediğimde ağlamaktan harap olurduk. Kanser olduğunu öğrendiği
kardeşini, içerisinde bulunduğu yokluk ve çaresizliğe rağmen mutlu etmek için
uğraşan bir ağabey ve arkadaşının öyküsüydü.
Bir dönem de böyle geçti.
80'li yıllar, daha çok tecavüzcü Coşkun, Nuri Alço, Emrah,
Banu Alkan, Serpil Çakmaklı vs gibi karakterlerin göz önünde olduğu bir
dönemdi. Toplumun zevklerinde, isteklerinde, değerlerindeki değişimler senaryolara
da yansıyordu.
Gazoza ilaç atıp tecavüz etmeler, kayınbiraderin yengesine
tecavüzü, gençlerin sabaha kadar içki alemleri sinema perdesinden çıkıp
hayatımızın içine girmeye başladı. Ne verem, ne de kanserdi bu hastalık.
Şimdi gelelim en son filmlere,
Bir gece barda görülen kıza aşık olmalar, eski anlamlarından
çok çok farklı biçimlerde sevdalar ve terk etmekten ibaret aşk hikayeleri.
Filmlerimiz mi değişti?
Yok…yok…
Bizler değiştiğimiz için değişti.
İnsanlar değiştiği için bu hale geldi her şey.
Eski aşklar kalmadığı için ölmüyor artık veremden,
sevdalılar.
Artık gazoza ilaç katmaya gerek de yok.
Değişen ne zaman, ne filmlerimiz, ne hastalıklarımız...
BİZ DEĞİŞTİK. HEM DE FAZLASIYLA.
Her Gününüz Güzel Olsun.