“Musiki cana şifa, ruha gıdadır”… Sadece insanlara mı? Bizimki can da hayvanların ve bitkilerin canı can değil mi?
Hindu dininde Tanrı Krishha’nın bitkilerin büyümesini hızlandırmak ve büyüleyici bir yeşillik oluşturmak için müzikten yararlandığı söylenir. Moğol İmparatoru Ekber’in sarayındaki bilginlerden Mian Tan Sen’in de dinsel şarkılar (raga) seslendirerek bitkilerin daha çok yeşillenip daha hızlı çiçek açmasını sağladığı bilinmektedir.
Çiçekleri uzun süre inceleyen Dorothy Retallack, gözeneklerinin en fazla sabahın ilk saatlerinde, doğa, kuş sesleriyle canlanırken açıldığını, o saatlerde çiçeklerin canlandığını, boylarının büyüdüğünü saptamış ve burada aldığı esinle seralara müzik yayınına yönelmiş.
Beş küçük serada, kadife çiçeği ile petunya yetiştiriliyor. Seraların hepsi aynı büyüklükte... Aynı ışık ve suyu alıyorlar. Toprakları da aynı… Birinci seradaki bitki grubuna Bach, ikincisine Hint klasik müziği, üçüncüsüne yüksek sesli Rock, dördüncüsüne de Country-Western dinletiliyor. Beşinci seradaki bitki grubuna hiç müzik dinletilmiyor.
Sonuç… Bach ile Hint müziğinin bitkilerin büyüme hızının büyük ölçüde artırdığı ve çiçeklerinin daha bollaştığı görülmüş. Rock çalınan serada ise bitkiler büyümeye direniyor gibiler. Country-Western çalınan seradaki bitkilerle hiç müzik çalınmayan beşinci seradaki bitkiler, neredeyse benzer bir gelişim göstermişler.
KADIN SESİ VE BİTKİLER...
Kadın sesi bitkileri nasıl etkiliyor? Yapılan bir araştırmada, kadın sesi bitki gelişiminde olumlu sonuçlar verirken, erkek sesi ise tam aksine sonuç verdiği görülmüştür.
Britanya Kraliyet Bahçecilik Derneğinin (RHS) yaptığı araştırmada, kadın bahçıvanların seslerinin domates fidelerinin daha çok büyümesini sağladığı gözlemlenmiştir.
Daily Telefraph’ın haberine göre, RHS’nin Surrey’deki bir bahçesinde Nisan ayında başlayan deneyde, John Wyndham’ın “Triffidlerin Günü” (*), Shakespeare’in “Yaz Gecesi Rüyası” ve Charles Darwin’in “Türlerin Kökeni” adlı eserlerinden parçalar çeşitli kişiler tarafından okunarak kayıtlar yapılmış.
10 domates fidesiyle yapılan deneyde, bu kayıtlar fidelerin saksılarına iliştirilen kulaklık vasıtasıyla bitkilere dinletilirken kontrol grubu olarak iki domates fidesine ise hiçbir şey dinletilmemiş.
Bir ay süren deneyin sonucunda, kadın sesi dinletilen fidelerin erkek sesi dinletilenlere oranla ortalama 2,5 santimetre daha fazla uzadığı belirlenmiş. Hatta bazı erkek sesleri o kadar başarısız olmuş ki, bu seslerin dinletildiği fideler “sessizlik içinde büyümeye bırakılan” kontrol grubundaki fidelerden bile daha az büyüdüğü görülmüş.
BİR ARAŞTIRMA DA BİZDEN...
Kütahya Atatürk İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisi Aybars Arısoy'un Fen ve Teknoloji öğretmeni önderliğinde yaptığı araştırmada, fasulye, mısır ve nohut gibi bitkilere iki günde bir yarım saat Türk Sanat Müziği dinletilir. 20 gün sonra müzik dinletilen bitki ile müzik dinletilmeyen bitkiler karşılaştırılır. Müzik dinletilen bitki 20 günde 20 santim büyürken, müzik dinletilmeyen bitki ise sadece % 1 oranında geliştiği görülmüştür.
Kütahya Gazi Kemal Bilim ve Sanat Merkezi Müdürlüğü Fen ve Teknoloji öğretmeni Fatih Bozyiğit, "Fen alanındaki projemiz kapsamında yaptığımız araştırmada, musiki makamlarının bitki büyümelerindeki etkisini araştırdık. Bunu yapmamızdaki asıl maksat, son günlerde GDO değimiz genetiği değiştirilmiş organizmalardan farklı, hormon kullanmadan bitkileri hızlı büyütmekti. Üç ürüne sadece yedi farklı musiki dinlettik. Bu çalışma Türkiye'de bir ilktir.” diyerek çalışmada ilk nicel veriler elde edildiğini belirtmiştir.
Kütahya Atatürk İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisi Aybars Arısoy da Hicaz, Saba, Rehâvi, Nihavent makamlarında ve pentatonik ezgileri internet ortamından temin ederek dinlettiği bitkilerin 20 günde 20 santim büyüdüğünü belirtmiştir. (03 Mayıs 2010 tarihli internet haberi)
Hindistan’da bir üniversitenin Botanik Bölüm Başkanı DR. T. C. Singh, 1963 yılında yayımladığı “Müzik ve Dansın Bitkiler üzerindeki Etkisi” başlıklı makalesinde “Armoni hâlindeki ses dalgaları bitkilerin gelişimini, çiçek açmasını, meyve vermesini ve tohum verimini etkiledikleri, hiç kuşkuya yer bırakmaksızın kanıtlamıştır.” diyerek doğanın bir gerçeğini altını özenle çizmektedir.
Burada satır aralarında saklı bir gerçeği vurgulamamız lazım. Kültür tarihinde musiki ile tedavideki kökleri Selçuklular dönemine uzanan bir toplumda “bitkiler ve musiki” ilişkisi 2010 tarihli bir ilköğretim çalışması… Hindistan’da yayımlanan makalenin tarihi ise 1963… Gerisi siz sevgili okurların yorum hanesine kalmıştır. Malum dinleyen söyleyenden ârif gerek…
(*) John Wyndham'ın en önemli kitaplarından biri olan Triffidlerin Günü, uygarlık, insanoğlunun doğa karşısındaki kibirli tutumu, cinsiyet ve sınıf ayrımı, soğuk savaş gibi toplumsal sorunların etrafında gelişen bir roman. İnsanoğlunun hırsının ve açgözlülüğün bir sonucu olarak doğanın başkaldırışını ve triffidler adı verilen bir bitki türünün dünyayı ele geçirişini ele alıyor. BBC tarafından iki kez mini dizi olarak çekilen ve sinemaya da uyarlanan Triffidlerin Günü, sinematografik öğeler içeren zengin bir anlatı yapısına sahiptir.
Meraklısı için ek: Musiki ve tedavi söz konusu olduğunda ilk akla gelen isim Rahmi Oruç Güvenç’tir. Bu vesileyle Güvenç Hoca’nın çalışmalarını bir kez daha saygıyla anıyorum. İşte Güvenç’in kısa özgeçmişi…
1948 yılında Kütahya Tavşanlı´da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü´nü bitirdi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniğinde, Prof. Dr. Ayhan Songar’ın yanında müzikle tedavi konusunda klinik psikoloji doktorası yaptı ve bu konuda tek uzman oldu. Daha sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde Türk Musikisini Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni kurdu. Ayhan Songar’ın emekli olmasından sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden ayrılarak Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde Türk Musikisini araştırma ve Tanıtma Birimi´nde öğretim üyesi olarak görev aldı. Bu görevden emekli oldu.