Nihayet yarın, yani Pazar günü yerel seçimler yapılacak. Herhalde yeteri kadar gerginlik yaratan konuşmalar, sürtüşmeler, kışkırtmalar ve meydanlardaki hakaretler bitmiş olacak.
Ve de herhalde kılıçlar kınına girmiş, kalemler kınından çıkmış olacak.
Eğer seçim öncesi ortam seçim sonuna kaydırılmaz ise...
Eğer seçim sonuçlarını kabullenen siyasal bir olgunluk gösterilir ise...
Ne yazık ki, meydanlarda gerginlik tırmandırıldı. Kutuplaştırıcı ve kışkırtıcı bir dil kullanıldı. Ve de bu dil alkışlandı.
Miting meydanlarının ana temasında:
Tüm konuşmalar yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, ayakkabı kutusu, para kasası, Pensilvanya, paralel devlet, ses kayıtlan, haşhaşi, montaj, şantaj gibi sözler ve sözcükler üzerine inşa edildi.
Hangi lider, hangi il ya da ilçeye gitti ise aynı konuşmalar yapıldı. Neredeyse tüm sözler ezberlenir oldu.
Eğer Anadolu halkının algılama gücüyle ifade edersek:
Artık kabak tadı verir olmuştu.
Ve de yeteri kadar kulak tırmalar olmuştu.
* * *
Çok merak edilen konu ise:
Eğer 17 Aralık operasyonu olmasa idi...
Eğer ses kayıtları çıkmasa idi...
Muhalefet; yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, ayakkabı kutusu, para kasası, ses kayıtları yerine ne diyecekti?
Eğer 17 Aralık operasyonu olmasa idi...
Eğer ses kayıtları çıkmasa idi...
İktidar; Pensilvanya, paralel devlet, Gülen Cemaati, haşhaşi, montaj, şantaj yerine ne diyecekti?
Ama bu seçim döneminde öyle bir şey yapıldı ki, bu toplumun içinden kolay kolay sökülüp atılamayacak bir kin ve nefret tohumu ekilmiş odu.
* * *
Yine çok merak edilen bir diğer konu ise:
Neden seçim öncesi geliştirilen bu siyasal iklim, özellikle bölgedeki gelişmelerle ilişkili olabilir mi diye düşünülmedi?
Neden hem iktidar hem de muhalefet, siyasal varlıklarını bir cemaat liderinin bedduasına ya da duasına bağlar oldu?
Ve neden hem iktidar hem de muhalefet, siyasal varlıklarını piyasaya sürülen ses kayıtlarına bağlar oldu?
Ve de neden Türkiye siyaseti okyanus ötesine, Obama'nın ağzına bakar oldu.
Şu ülkenin düştüğü ve de düşürüldüğü duruma bakın!
91 yaşına basmış Cumhuriyeti, 91 yıl önce kuranlar böyle bir Türkiye için mi kurmuştu?
Yani 91 yıl önce kanla sulanan bu topraklar, böyle bir Cumhuriyet için mi sulanmıştı?
* * *
Evet, yarın 30 Mart 2014 Pazar günü. Yarın oy vermeye gidilecek. Bir seçim döneminin sonu belirlenecek. Yerel yöneticiler seçilecek. Yani bir yurttaş olmanın iradesi kullanılacak. Daha doğrusu, ülkenin bundan sonraki siyasal yol haritası belirlenecek.
Ama bugün, toplum ve siyaset öyle kamplaştırıldı ki, bulunduğu kampın kusurlarını göremeyecek kadar siyasal ve toplumsal bir körlük oluşturuldu. Yani bu iş zor!
Yine de dileğimiz:
Hem iktidarın hem de muhalefetin, iktidar kavgasındaki dar girdaptan kurtulmasıdır. Seçim öncesi Türkiye gündemine sürülen bu siyasal ortamı bir sorgulamasıdır.
Özellikle de seçmen iradesinin laik, demokratik bir Türkiye lehine ve özgürlükler lehine kullanılmasıdır.
91 yıl öncesinin kurucu değerlerini ayağa kaldıran, kurucu ana damarı yaşatan, Cumhuriyetle sorunu olmayan, demokratik bir Türkiye'yi inşa edebilecek bir siyasal iktidarın önünün açılmasıdır.
Ve de öncelikle seçim sonucunu kabullenen siyasal bir olgunluğun gösterilmesidir.