Geçen pazar günü Ali Palabıyık denilen bir kötü adam, Fenerbahçe-Galatasaray maçında sahne alarak içindeki bütün kötülükleri Galatasaray’a kustu. Hasan Ali Kaldırım’ı VAR’ a danışarak atmak zorunda kalınca, maçı dengelemek için bütün takdir haklarını Fenerbahçe’den yana kullanarak maçın berabere bitmesini sağladı.

Galatasaray golü atınca çok korktu. Oyunda dengeyi sağlamak için sarı kartlı Mehmet Topal’ın Linnes’e attığı tekmeyi görmemezlikten geldi. Aynı Mehmet Topal’ın ceza sahası içinde Diagne’yi yaka paça düşürmesine penaltı çalamadı. Daha sonra Fenerli futbolcu Galatasaray’lı Feghouli’nin ayağına basarak topu aldı ve gol pasını verdi.

Var’dan faul uyarısı geldiği halde yaklaşık 10 dakika VAR’la görüştü ama pozisyonu gidip seyretmedi ve golü vererek amacına ulaştı.

Ben hayatımda bu kadar kötü, bu kadar yanlı ve bu kadar zavallı bir hakem görmedim.

Maçta resmen Galatasaray’ı katletti adam. Kardeşim korkuyorsan hakemlik yapma.

Pazar günü ben senden ve kararlarından bir insan olarak utandım.

Sen nasıl UEFA hakemisin?

Skor basını ve Fener’li dostlar “20 yıldır Galatasaray Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenemiyor.” diyorlar. Kardeşim 20 yıldır Kadıköy’de hep tek yanlı bir futbol faciası yaşanıyor.

Ben yıllar evvel bir Çorum Haber yazımda” Kadıköy’de Galatasaray Fenerbahçe’yi ancak cennette yener” diye bir yazı yazmıştım.

Maalesef, her sene aynı kötü senaryolar Kadıköy’de sahneye konmaya devam ediyor. Kusura bakmayın, sevgili okurlar bunları hiçbir skor basınında okuyamayacağınız için ben yazmak zorunda kalıyorum.

*

Geçen Cuma günü Serik liseli öğrencilerimle buluşmak üzere Manavgat’a gittim.

Kırk dört sene önce ayrıldığım öğrencilerimin yüzde sekseni üniversite tahsili yaparak önemli devlet görevlerinde bulunmuş ve emekli olmuşlar.

Onların vefası, sevgisi ve saygısı ömrüme ömür kattı.

Antalya’da, Antalya lisesinden Simge yayınları sahibi edebiyat öğretmeni arkadaşım Cahit Kerse’yi ziyaret ettim. Çıkardığı Adalya adlı kültür edebiyat seçkisi dergisini çok beğendim. Adalya’dan beğeneceğinizi umduğum bazı şiirler ve güzel sözler aşağıdadır.

Söyle sevda içinde türkümüzü / Aç bembeyaz bir yelken,

Neden herkes güzel olmaz? / Yaşamak bu kadar güzelken…(Fazıl Hüsnü Dağlarca)

*

Ne doğan güne hükmüm geçer / Ne halden anlayan bulunur,

Ahh.. aklımdan ölümüm geçer / Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur,

Ve gönül Tanrı’sına der ki, / “Pervam yok verdiğin elemden,

Her mihnet kabulüm yeter ki, / Gün eksilmesin penceremden”..(Cahit Sıtkı Tarancı)

*

Gittin günden güne bize tatsız yaşamak, / Olmaz! Kuş olup böyle kanatsız yaşamak,

Ölmekten acıymış meğer evlat acısı, / Yarabbi! Ne zor böyle Vedat’sız yaşamak..

Ümit Yaşar Oğuzcan

(Ümit Yaşar, genç yaşta Galata kulesinden atlayarak intihar eden oğlu Vedat için yazmış.)

*

Ulan Zaman! Kulak ver de beni iyi dinle,

Doğduğumdan beri uğraşıyorsun benimle,

Yavaşlayacak yerde, çabuk geçtin, neredeyse durmayı seçtin.

Şimdi de yolun sonundaki bu çıkışsız inişte, bari arkadan itme! GİDİYORUZ işte!!!

*

Yıllar önce yazdığım bir dörtlüğümde aklımın acılarını bastırıp gönlümü dinlemiştim.

Çilingir sofrasında muhabbeti severim,
Saba’dan, Uşşak’tan hep şarkılar söylerim,
Hayat bir bestedir muhayyer makamında,
Aşkla, meşkle yaşar gönlümü şad ederim…(Mehmet Özata)

Bir filozof mutlu olabilmenin altın kuralını şöyle özetlemiş.

"Ya sevdiğin insanlarla birlikte yaşayacaksın, ya da birlikte yaşadığın insanları seveceksin", "Ya sevdiğin işi yapacaksın ya da yaptığın işi seveceksin",

"Ya sevdiğin yerde yaşayacaksın ya da yaşadığın yeri seveceksin".

17 Nisan 2019