Geçtiğimiz hafta içerisinde, Terörist ve Sapık Işid Örgütü’nün; 11- 46 yaş arası, 4 milyon kadını sünnet ettirme kararı aldığı ve uygulamaya başladığı haberi düştü ajanslara…
Ne oradan, ne buradan… tık yok!
Tık yok, çünkü “kadın sünnetinden” bihaber dünya.
Hoş, bihaber olmasa ne yazar; bu Bataklık’ta, yıllardır, hunharca cinayetler işleniyor. “Allahü ekber” nidalarıyla, Türkmen soydaşlarımızın başları kesilip, futbol oynanıyor o başlarla. İnsanların ciğerleri sökülüp, yeniyor.
Camiler, türbeler yıkılıyor.
Umurunda mı Türkiye’nin?
Umurunda mı Türkiye’nin amansız(!) liderlerinin!?
Umurunda mı iktidar partisinin?
Varsa yoksa Filistin.
Varsa yoksa Araplar.
Yas da Araplar için, gözyaşları da Araplar için, toplanan yardımlar da Araplar için.
Hatta Türkmenler için toplanan paralar bile Araplar için.
… …
Yahu dün İngilizlerle işbirliği yapıp, Osmanlıyı arkadan vuran Arap, bugün de bizim soydaşlarımıza aynı şeyi yapıyor. Asırlardır o toprakların sahibi olan soydaşlarımızı, yerinden yurdundan ediyor…
!!??...
Yine tık yok.
Aslında tık var da, dışavurum yok.
“Benim için Arap, Türk’ten önce gelir…” diyecek de (şimdilik) diyemiyor haspam.
Tıraşlana tıraşlana, aidiyet bağı diye bir bağ kalmadı çünkü.
“Türküm” diyene, Andımızı okuyana, Bayrak açana potansiyel terörist muamelesi yapılınca; kafaları karıştı gariplerin!
Türklükle Araplık arasına sıkışıp kaldılar.
Millet mi öncelikli olmalı, ümmet mi; kafalar karıştırıldı.
Sağlıklı bir uslamlama (muhakeme) yapamaz hale getirildi garipler.
* * *
Neyse…
Ben bugün size, “kadın sünneti” olayını dünyaya ilk kez duyuran Somalili Waris Dirie’in ağzından, “kadın sünneti denen iğrençliği” anlatmaya çalışacağım.
Bir kadın sünnetimiz eksikti; o da oldu!
* * *
Üç yaşında küçük bir kız çocuğuyken, bir sabah anneniz sizi apar topar uyandırıp, evden çok uzakta, kimsenin olmadığı bir araziye götürüyor.
Nemrut suratlı yaşlıca bir kadın karşılıyor sizi.
Kin ve nefret akıyor kadının gözlerinden adeta.
Kadın, kirli bohçasından, paslı jiletini çıkarırken; anneniz bacaklarınızı ayırıyor, o iğrenç kadın da, klitorisinizi kesip, sadece çişinizi yapabileceğiniz şekilde bir açıklık bırakarak, vajinanızı boydan boya hasır bir iple dikiyor.
Şanslıysanız, hayatta kalıyorsunuz; değilseniz, kan kaybından ya da enfeksiyondan ölüyorsunuz.
Afrika’da, bir kadın olarak ödemeniz gereken bir bedel bu…
Bu topraklarda, Tanrı’nın yarattığı kadın gibi kadın olarak yaşanmasına izin verilmiyor. Ancak malum çevrelerin iğrenç beyinlerinin istediği doğrultuda kadınlığınızı körelterek yaşayabiliyorsunuz.
Afrika’da ve bazı Ortadoğu ülkelerinde her yıl, 3 ila 12 yaş arasında, milyonlarca küçük kız çocuğu bu vahşete maruz kalıyor.
Genel olarak Müslüman Afrika ülkelerinde gözlemlenen bu ritüel, kızları kadınlığa(!) hazırlamanın değişmez bir koşulu olarak kabul ediliyor.
Erkek egemen toplumun dayattığı, bu akıl ve insanlık dışı operasyonlar nedeniyle kadınlar; hayatları boyunca, regl dönemlerinde ve cinsel ilişki sırasında dayanılmaz ağrılar çekiyor, klitorisleri olmadığı için de hiçbir zaman cinsel haz duyamıyorlar. Bu da kadını cinsel açıdan etkisizleştiriyor ve sadece bebek yapan bir makineye dönüştürüyor.
… …
İlk sünnet vakasının, milattan önce Mısır’da bir mumya üzerinde gözlemlenmiş olması, geleneğin ne kadar uzun süredir devam ettiğini kanıtlıyor.
Yüzyıllardır var olan bu geleneğin, İslam’la hiçbir ilgisinin olmadığını söyleyen din adamlarına rağmen, her gün 8 bin kız çocuğu sünnet edilerek, hayatları perişan ediliyor.
* * *
Bunları dünyaya ilk kez duyuran Somalili Waris Dirie, o kızlardan sadece bir tanesiydi.
Waris, 4 yaşında sünnet edildi ve hayatta kaldı; fakat küçük kız kardeşi onun kadar şanslı değildi, o kan kaybından öldü ne yazık ki…
Waris, 12 yaşında iken, babası tarafından 3 deve karşılığında 65 yaşında bir adamla evlendirilmek istenince; annesinin yardımıyla evden kaçtı.
Günlerce yürüdü, çölü aştı ve Somali’nin başkenti Mogadişu’ya ulaştı.
Mogadişu’daki akrabaları sayesinde Somali Büyükelçiliği’nde temizlikçi olarak çalışmak üzere İngiltere’ye gitti.
Orada çok ünlü bir fotoğrafçı tarafından keşfedilen Waris Dirie, başarılı bir top model oldu. Ancak hayal bile edemeyeceği o görkemli, parlak hayat bile onun mutsuzluğunu gizleyemedi.
İnsanlığını, gençliğini, kadınlığını altüst eden “kadın sünneti” denen bu laneti, tüm dünyaya haykırmak ve bununla savaşmak istiyordu.
Bir gün gazeteye verdiği bir röportajda başına gelenleri anlattı.
Basında çok büyük yankı uyandıran bu röportaj sayesinde, tüm dünyanın, Afrikalı Müslüman kadınların maruz kaldığı bu vahşetten haberi oldu.
Daha sonra Waris, kadın sünnetine karşı verdiği mücadeleye odaklanmak istediğini açıklayarak modelliği bıraktı.
1997 yılında, BM tarafından (konuya ilişkin) özel elçi seçildi.
2002 yılında Desert Flower Foundation’ı (Çöl Çiçeği Vakfı) kurdu.
Waris Dirie’nin aynı zamanda kendi yaşam öyküsünü anlattığı 3 kitabı ve bir de Çöl Çiçeği adlı kitabından uyarlanmış, aynı adı taşıyan bir filmi var.
* * *
Şimdi, AKP İktidarının desteklediği IŞİD denen bu sapık terör örgütü, bu töreyi, Ortadoğu Bataklığı’nda yaygınlaştırıp, kalıcı hale getirmek istiyor.
11 – 46 yaş arası 4 milyon kadın sünnet edilecek.
En ufak bir tepki var mı?
Yok.
Neye var?
Kadının kahkaha atmasına…