Ak Parti iktidarının yaptığı hiçbir işi beğenmeyen müzmin muhaliflerin bile takdir etmekten geri duramadıkları bir uygulama var: Sigara yasağı.

Geçmişte, halka açık tüm mekânlar, lokantalar, kafeteryalar, hatta yolcu otobüsleri, sigara dumanından göz gözü görmez hale gelir, sigara içmeyenler de içmiş gibi olurken, solunum sıkıntısı yaşayanlar boğulacak derecede rahatsızlık çekerlerdi.

Tiryakilerin keyfi kaçsa da, sigara yasağı ile insanlar rahat bir nefes aldı.

Hele de çocuklar…

Tazecik akciğerleri nikotin tahribatından kurtuldu.

Geçmişle bugünü kıyaslayınca, sigara yasağını getirenlere, uygulayanlara kocaman bir teşekkür borçlu olduğumuzu yeniden hatırlıyoruz.

*

Ülkemizde, kapalı mekânlarda sigara içme yasağı, Mayıs 2008’de yasalaşmış, lokanta, kahvehane, kafeterya gibi işletmeler için Temmuz 2009’da yürürlüğe girmişti.

“Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun” tüm kapalı alanların yanısıra, eğitim, kültür ve sosyal hizmet binalarının açık alanlarına da yasak getiriyordu.

Bu yasağa uymayan kurum ve işletmelere 500 ile 5 bin lira arasında, kişilere ise 50 lira para cezası öngörülüyordu.

Hatta, sigara izmaritini ve paketini yere atanlara da 20 lira para cezası verilecekti.

İstisnai durumlar olabilir, ama uygulama genel hatlarıyla başarılı oldu.

*

İleri yaşlarda, sigaranın akciğerlerde yolaçtığı tahribatı görenler, sigarayı bırakabilmek için büyük mücadele veriyorlar, hatta tedavi oluyorlar.

Ama, gençlerde sigara kullanımının hâlâ çok yaygın oluşu, üzücü bir gerçek.

Özenti ile başlıyor, “ben tiryaki olmam” şeklinde boş bir özgüvenle devam ediyor ve ne yazık ki zaman içinde sağlığı bozan ciddi bir sorun haline geliyor.

*

Bir Türk profesörün “Tütün Karşıtlığı Nobeli” aldığı haberini okuyunca, sigara yasağının ne kadar yararlı olduğunu bir kez daha hatırladık.

Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Elif Dağlı’ya, Amerikan Kanser Derneği’nin bu alandaki Nobel’i sayılan Luther L.Terry Ödülü verilmiş.

Haberden anlıyoruz ki, Prof.Elif Dağlı, ömrünü adeta sigarayla savaşa adamış.

İşte, eli öpülesi bir akademisyen.

Kendisini yürekten kutluyoruz, “iyi ki varsınız” diyoruz.

*

Dikkatimizi çeken bir küçük habere değinmeden de geçemeyeceğiz.

İzmir’de rehber öğretmenlere yönelik eğitim seminerinde, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sefer Darıcı, aileleri, çocuklarının akıllı telefon ve bilgisayarlarda oynadıkları oyunlar ve sosyal medyadaki aktiviteler konusunda uyarmış.

Uyuşturucu satışının artık sokaklarda değil sosyal medya üzerinden yapıldığına vurgu yapan Darıcı, “narkomarketing” (uyuşturucu pazarlama) diye bir kavram oluştuğunu, çocukların bu tuzaklara düşmemesi için anne-babaların çok dikkatli olmaları gerektiğini söylemiş.

Kimileri, sosyal medyayı boşuna “çılgınlık” olarak nitelemiyor.

Çok yaygın bir iletişim platformu olmasının yanısıra, son derece ciddi riskler de içeriyor.

Çocuklarımızı kötülüklerden uzak tutmak için, önce anne-babaların, aile büyüklerinin sorumlu ve bilinçli olmaları gerektiğini bunun için vurgulamaya çalışıyoruz.

Aman dikkat!...