Bu fotoğrafı, daha önce de birkaç kez paylaştım ÇORUM HABER okurlarıyla.

Zira, 1970’li yıllardaki arkadaşlarımdan önemli bir kısmı bu fotoğrafta yer alıyor.

Tarih 10 Nisan 1976…

Düğün fotoğrafımız…

(Soldan sağa) Ön sırada oturanlar: Feyyaz Çetintürk, merhum Erhan Ölçer, merhum Hikmet Uçar, Yüksel Demirer, Mehmet Battal…Orta sıra: Aydın Çırakoğlu, merhum Niyazi Taybıllı, Erdal Özortakçı, Hülya-Mehmet Yolyapar, en yeni kaybımız Remzi Laçin, merhum Ertuğrul Akkaya…Arka sıra: Feyyaz Serim, Kadir Dalyan, Cihat Ecdaroğlu, Enver Leblebicioğlu, Ahmet Batum.

Bu fotoğrafın bir özelliği daha var; önceki gün toprağa verdiğimiz Remzi Laçin, düğünümde benim sağdıcımdı. Rahmetli Hikmet’in “sırtımı yumruklama” girişimlerinden beni koruyan adamdı.

Adam demişken, deyimin tam anlamıyla “adam gibi adam”dı.

Bir insan bu kadar temiz kalpli, bu kadar iyi niyetli ve bu kadar güler yüzlü, yumuşak huylu olabilirdi ancak.

*

Evlendiğimizde Hülya bankacıydı. Patronum, üstadım Aydın Kalelioğlu’nun akrabası…Aynı şekilde, 1970 yılında Çorum Ekspres’te muhabir olarak mesleğe adım attığım zamandan beri can dostlarımdan biri olan Tekin Kerman’ın da akrabası…

Hülya’ların evi, Azapahmet Sokağı’nda şimdiki Ziraat Odası binasının olduğu yerdi. Saray Sineması’nın tam karşısı…Evin sokak cephesinde de, rahmetli kayınpederim Aydemir Kerman’ın motosiklet tamir dükkanı…

Saray Sineması denince de, “Sinemacılar” yani “Yalçın Ailesi” akla gelir. Merhum İhsan Yalçın’ın çocukları Günnur, Aynur ve Hakkı, merhum Salim Yalçın’ın çocukları Sefa, Nilgün, Semih…

İşte Aynur ile Nilgün, Hülya’nın komşuları ve yakın arkadaşlarıydı.

Remzi Laçin, Günnur Yalçın ile evlenerek Sinemacılar’ın damadı olmuştu. Hülya için de Günnur ablasının eşi, yani “enişte”…

*

Bilirsiniz, insanlara hitap şeklinizi, tanışma ortamınız, pozisyonunuz belirler. Yerine göre, kendinizden bir yaş büyük kişiye “abi” dersiniz de, 8-10 yaş büyük olana ismiyle hitap edebilirsiniz.

Örneğin, benden 7 yaş büyük “efsane folklorcu” merhum Bahri Ertek’e ismiyle hitap ederdim, çünkü asker arkadaşımdı.

Remzi de 5 yaş büyüktü, ama Hikmet, Feyyaz, Yüksel, Aydın, Erhan grubumuz içinde arkadaş olduğumuz için, Remzi demeye alışmıştım. Bir de Şevket (Kavukçu) tabii…

*

Pazar günü Tekin aradı, sesi titriyordu.

“Kaybettik” dedi…

Az sonra bir telefon daha, “kalp pili devreye girmiş, kalp çalışmaya başlamış”…

Bir umut…Ama çok değil bir saat kadar…

Sonra kesinleşmiş “acı haber”…

Bir güzel insanı daha kaybetmiştik…

Hem öyle ki, şu Çorum’da, tanıyıp da O’nun hakkında olumsuz bir şey söyleyecek kimse çıkmazdı bana göre.

Herkes için “güzel insan”…

Herkes için “can dost”, “güvenilir abi”…

*

Remzi Laçin’in anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Yüce Allah rahmetini esirgemesin.

Başımız sağolsun.