8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Çorum’da pek çok etkinlik düzenlendi.

Yine pek çok yönetici, siyasetçi, sivil toplum kuruluşu başkanı, mesajlar yayınlayarak kadın hakları üzerine görüş bildirdi, kadına ve kadın emeğine olan saygısını, şükran duygusunu ifade etti.

Kadınlara güzel jestler vardı, kültürel, sanatsal gerçekten hoş programlar vardı.

“Kadınlar Günü”nü kutlamaktan maksat, gerek kadınlarda daha ileri boyutlarda olan “emek sömürüsü”, gerekse, yasalarda yer alsa da uygulamada tam olarak hayata geçmeyen “kadın hakları” konusunda bir farkındalık yaratmak ise, Çorum’da bu amaca yönelik azımsanamayacak adımlar atıldığını söylememiz mümkün.

8 Mart, emek sömürüsüne karşı oluşan bir bilincin dünyaca kabul görmüş bir “anma” ya da “kutlama” günü elbette.

Ama, zaman içinde daha geniş bir anlam kazandığı ve bütünüyle “kadın”ı kapsadığı da bir gerçek.

Emekçi kadınların haklarını savunurken, kadın-erkek eşitliğini, kadının toplumda özgür bir birey olduğu, olması gerektiği gerçeğini de herkesin, hep birlikte vurguladığı bir gün.

Kadının değerinin bilinmesi, ona saygıyla ve şükran duygusuyla yaklaşılması, ruhunu okşayacak inceliklerle hoşluklar yaşatılması, küçücük de olsa mutluluk kırıntılarıyla yüzünün güldürülmesi, yalnızca bir günle mi sınırlı olmalı?

Elbette değil. Ama, bu bir günlük mutluluk bile, bir güzel söze, bir küçük jeste, sevgi ve saygı ifadesine hasret nice kadınımız için olağanüstü bir kazanım sayılmaz mı?

Kadına bakışta o bir günlük “iyileşme” belki de, katılaşmış bir takım yüreklerde ufaktan bir yumuşamanın başlangıcı olacaktır.

Kadını ikinci sınıf insan gibi gören anlayışın ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan şiddetin, tacizin, kötü muamelenin böylesine doruğa çıktığı bir dönemde, iyilik, güzellik, insancıllık adına küçücük de olsa olumlu değişimlere o kadar çok ihtiyacımız var ki…

Kuşkusuz, sözümüz meclisten dışarı…

Kadın hakları konusunda duyarlı, ince ruhlu, centilmen erkekleri ayrı tutuyoruz.

Sayıca az da olsalar, iyi ki onlar var.