Koca usta Yaşar Kemal diyor ya?:

“O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler.”

Bizi bırakıp giden nice güzel insan, nice dost, nice sevilen…

Yüreğimizde öyle geniş “matem panosu” oluştu ki, neredeyse “kara”ya çalacak…

Ama değil mi ki yaşam devam ediyor, umudu ve sevgiyi hep içimizde canlı tutarak yaşayacağız, hayatın kalleşliklerine ve acımasızlıklarına inat…

ÇORUM HABER’in 1980’lerin sonlarında düzenlediği Amatör Sesler Yarışması’nda ödül aldıktan sonra müzik alanında önemli mesafeler kat eden Çorum’un yetiştirdiği değerli sanatçılardan sevgili Cemalettin Kurtoğlu kardeşim, 27 Eylül 2009 tarihinde kaybettiğimiz ortak dostumuz Nihat Nikerel’in İstanbul Zircirlikuyu’daki kabrini ziyaret edip, bu fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaşmış…

Vefasız bir insan değilim, ama sevdiğim insanların, dostlarımın ölüm tarihlerini hatırlamama, galiba olağanüstü iş yoğunluğum engel oluyor.

Cemalettin’in bu paylaşımı ile karşılaşınca, sevgili Nihat’a karşı kendimi mahcup gibi hissettim.

Aradan tam 9 yıl geçmiş…

Nihat’tan 2 yıl sonra, oğlu Kerem’i de, gencecik, 34 yaşında kaybetmiştik ve babasının mezarına gömülmüştü, koyun koyuna yatmak üzere…

Nihat’la, çocukluktan, Gazipaşa İlkokulu’ndan başlayan, araya uzun yıllar girse de, daha bir sıcaklıkla, aramızdan ayrılışına kadar devam eden bir dostluk ve sevgi bağı vardı. Bugün de sık sık anıyorum O’nu…

Yeri geldikçe gülümseyerek anlatıyorum; İstanbul trafiğinde polisler durdurunca, camdan kafasını uzatıp “Çocuklar benim!” deyişini ve polislerin de saygıyla “Buyrun geçin amirim!” karşılığını verişlerini…”Sıcak Saatler”de Başkomiser Cehennem Cevdet’i oynuyordu ya, belleklere öyle kazınmıştı ki bu karakter…

Fırtınalı yaşamıyla, bitmez tükenmez aşklarıyla, sabahlara sarkan dost geceleriyle, setten sete koşturmacalarıyla öyle yorucuydu ki günler O’nun için, sonunda dayanamadı yüreği. Önce uyardı, sonra duruverdi.

Sevgili Nihat, şunu bilesin ki, sevenlerin unutmuyorlar seni.

Kalplerimizin en müstesna köşesinde yaşamaya devam ediyorsun.

Işıklar içinde uyu.