4 Aralık 2017 günü  öğleye doğru eğitimci yazar ve şair dostum Ahmet Özer aradı telefonla. Köy Enstitülüler kuşağının son temsilcilerinden eğitimci-yazar Recep Bulut’un vefat ettiğini duyurdu. Nasıl üzüldüğümü anlatabilmem  olası değil. Daha 10 gün önce “24 Kasım Öğretmenler Günü” nedeniyle aramıştım kendisini telefonla. Sesinden sağlık durumunun bozuk olduğunu sezinlemiş kutlama dileğimi kısa tutmuştum.

2002 yılının mart ayında, Ahmet Özer arkadaşım aracılığıyla kendisiyle iletişim kurmuş; Ankara’da Keçiören’deki evinde belli zamanlarda iki kez ziyaret etmiştim kendisini. 15 yıllık bir tanışıklığımız vardı. Ondan bize, şiir kitapları geldi. Biz de ona kitaplarımızı gönderdik. Yazı ve konuşmalarıyla hep gönendirmiştir bizleri. Şair ruhlu, şiir gibi konuşan bir eğitimcimizdi. 1923 doğumlu ve 94 yaşındaydı.

Yazar, sanatçı ve bilim insanları için hangi yaşta olursa olsun, her ölüm elbet erken ölümdür Kendisine Allah’tan rahmet dilerken; yeri cennet olsun, ışıklar içinde uyusun diyoruz. Aile bireylerinin, yakınlarının, sevenlerinin ve sanat- edebiyat dünyasının, başı sağ olsun.

*      *      *

Bu yazıyı bundan 9 yıl önce kaleme almıştım.  Recep Bulut Hoca’yı saygı ve rahmetle  anarak yazıyı onun anısına bir kez daha yayımlıyoruz.

*      *      *

Sanıyorum 2002 yılının Mart ayıydı.

Ankara’da, Bilkent Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan, aynı zamanda, Trabzon’da çıkan Kıyı Dergisi’nin sanat yönetmeni Ahmet Özer dostum aramıştı telefonla.

Recep Bulut’tan söz etmişti uzun uzun.

O’nunla yaptığı uzun bir söyleşiyi Kıyı Kültür Sanat  Dergisi’nde yayımlayacağını belirtmişti. O’nun öğretmenlik, müfettişlik, milli eğitim müdürlüğü yaptığını; hatta eğitimci olan eşinin Çorumlu olduğunu, Çorum’da görev yaparken evlenmiş olduklarını eklemişti sözlerine. Telefon numarasını da vermişti bana. Recep Hoca’yı mutlaka arayacağımı, kendisiyle iletişim kuracağımı söylemiş, bu duyarlılığı için de teşekkür etmiştim Ahmet Özer’e.

Öğrencilik yıllarımdan Recep Bulut Hoca’yı hayal meyal anımsıyordum. Çorum’da 1950’li yılların ikinci yarısında milli eğitim müdür yardımcılığı yapmıştı Son kırk yıllık süreçte de başta Varlık Dergisi olmak üzere bazı sanat edebiyat dergilerinde şiirleriyle karşılaşmıştım zaman zaman.

Ahmet Özer’le görüşmemizin ardından hemen Recep Hoca’yı aramış, kendimi tanıtmıştım. Karşımda, çileli, zor yıllarının yorgunluğunun sesine yansımasına karşılık, oldukça ince, duyarlı, sözcükleri seçe seçe kullanan; deyim yerindeyse, şiir gibi konuşan oldukça birikimli, kültürlü aydın bir eğitimci-şair vardı. Tanışmamıza vesile olan Ahmet Özer’den de söz ederek bir hayli söyleşmiştik. O da ben de çok memnun ve mutlu olmuştuk bu tanışmadan.

Ahmet Özer’in Recep Bulut’la yaptığı söyleşi, Kıyı Dergisi’nin Mart 2002‘deki 193. sayısının “Atardamar” bölümünde  yayımlanmıştı.

Recep Bulut, Balkanlardan Türkiye’ye göçen parçalanmış bir ailenin çocuğu olarak; Ahmet Özer’in deyimiyle, nice acılardan, nice yokluklardan, nice yoksunluklardan geçmişti. Yaşam öyküsü beni de oldukça sarsmış ve etkilemişti.

Ben kitaplarımı gönderdim O’na. O da bana... Şiir kitaplarıyla aydınlatıp şeneltti  sanat dünyamı. Recep Hoca’yla tanışmamızdan sonra da iletişimimiz hiç aksamadan sürdü geldi bu günlere değin.

Kendisiyle ilk kez yüz yüze görüşmemizse, 2006 yılının Nisan ayında gerçekleşti.

Ankara Keçiören’deki evinde ziyaret etmiştim kendisini. Eşiyle birlikte, oldukça sıcak karşılamışlardı beni. Orada kaldığım iki saatlik süre içinde yıllardır görüşememiş iki candan dost gibiydik. Sözüne de, söyleşisine de doyamamıştım doğrusu. Çorum günlerinden de söz etmişti. Başta Çorum olmak üzere görev yaptığı yerlerin ve arkadaşlarının özlemini çekiyordu. Ama bazı sağlık sorunları nedeniyle evinden kent içine bile çok seyrek çıktığını söylemişti. Eşi de istediği halde 10 yıldır Çorum’a gidemediğinden yakınmıştı.

Recep Bulut’un eğitimci, şair ve yazar kimliğiyle yazıp gönderdiği şiirlerini, yazılarını dört yıla yakın bir zamandır Yazılıkaya kültür ve sanat ekimizde yayımlamaktayız. Yani, Recep Bulut adı, okurlarımızın yabancısı değildir. O, aynı zamanda Çorum’un eniştesi olup, ömrünü bu ülkenin eğitim, bilim ve sanat alanında gelişip kalkınmasına adamış bir güzel insandır. O’nu okurlarıma tanıtmak için de bu yazıyı kaleme aldım. Onun yaşadıklarından, yaptıklarından, başardıklarından ve kültür sanat adına ürettiklerinden öğreneceğimiz çok şeyler olduğuna inanıyorum ben.

BALKANLARDAN

TÜRKİYE’YE GÖÇ

Recep Bulut Hoca’nın yaşam öyküsünü, kendi anlattıklarından ve  yukarıda sözünü ettiğimiz Kıyı’nın ilgili sayısında yayımlanan, Ahmet Özer’in, söyleşisinden yararlanarak okurlarıma aktarmak istiyorum.          

(SÜRECEK)