Parola yayınlarından “Kristof Kolomb” adlı kitap çok hoşuma gitti, 2 günde okudum. Dünya tarihine damgasını vurmuş seçilmiş insanların hayatlarını çok merak ederim.

1492’de Hindistan’a gidiyorum diyerek yola çıkan ve bugünkü Amerika’yı keşfeden Kristof Kolomb bu tarihi şahsiyetlerden biridir.

Kristof Kolomb fakir bir ailenin ilk çocuğu olarak 1451 yılında Cenova’da dünyaya gelmiş. Kolomb, okuma, yazma, dilbilgisi ve aritmetik eğitimlerini zor şartlara rağmen tamamladı. Çizimde çok başarılı olduğu için coğrafi çalışmalara başladı. Lizbon’daki zengin Cenova’lıların yardımıyla geometri astronomi, coğrafya ve yön bulma konularında kendini geliştirdi.

1453 yılında İstanbul’un Türkler tarafından fethinden sonra Cenova doğudaki bütün ticaret alanlarını ve kolonilerini yitirmişti. Bu yüzden batılı kaşifler ve tüccarlar yeni ülkeler keşfetmeye başlamışlardı.

Kristof Kolomb, Atlantik Okyanusuna yaptığı toplam dört seferi tamamlayarak coğrafî keşifleri başlatan ve Amerika'nın kolonizasyonunun yolunu açan Cenevizli kaptan ve kâşiftir. Katolik hükümdarlar tarafından desteklenen keşifleri; Karayipler, Orta Amerika ve Güney Amerika ile Avrupalıların ilk temâsı oldu.

Genç yaşta denize açıldı ve kuzeyde Britanya Adaları'na, güneyde ise Gana'ya kadar seyahat etti. Büyük ölçüde kendi kendini eğitmiş birisi olarak, coğrafya, astronomi ve tarih ile ilgili geniş çapta kitaplar okudu. Kazançlı baharat ticaretinden kâr elde etmeyi umarak Doğu Hint Adaları'na batı üzerinden bir yol aramak için plan hazırladı.

Kristof Kolomb Portekizli soylu bir kadın olan Perestrelo ile evlendi ve birkaç yıl Lizbon'da yaşadı, evlilikleri sırasında büyük oğlu Diego Kolomb dünyaya geldi. Kristof Kolomb’un, birden fazla krallığa yönelik ısrarlı lobi faaliyetinin ardından Kastilya hükümdarı I. Isabella, batıya açılacağı bir yolculuğu finanse etmeyi kabul etti.

Kolomb, 3 Ağustos 1492'de Santa Maria, Nina ve Pinta adlı gemilerle Kastilya’dan Atlas okyanusuna açıldı. 12 Ekim'de Amerika'ya iniş yaptı. Ayak bastığı ilk yer sakinleri tarafından Guanahani olarak adlandırılan, günümüzde yeri tam olarak bilinmeyen, Bahamalar'daki bir adaydı.

O adalardaki yerli kabileler İspanyol gemicileri Tanrı’nın adamları olarak karşıladılar. Her şeylerini onlarla paylaştılar. Daha sonra Jamaika adasına yerlilerin bu insani yardımlarını istismar eden İspanyollara yerliler su ve yiyecek vermemeye başladılar.

Bu duruma çare arayan Kolomb ertesi gece ay tutulması olacağını bildiği için güneş batarken bütün kabile reislerini toplayarak “Eğer bize yardım etmezseniz Tanrı’nın gökyüzünden ayı çekip alacağını söyledi. Önce reisler pek aldırış etmediler. Fakat gece ay yavaş yavaş kaybolunca müthiş bir korkuya kapıldılar.

Kolomb bir süre onların yalvarıp yakarmalarını seyretti. Sonra parmağını gökyüzüne kaldırdı ve ay yavaş yavaş göründü. Yerliler dehşet içinde kalarak bütün varlıklarını İspanyolların önüne serdiler.

Daha sonra Kolomb Küba ve Hispanyola adalarını ziyaret ederek, Haiti'de bir koloni kurdu. 1493'ün başlarında Kastilya'ya geri döndü ve beraberinde bir dizi tutsak yerli getirdi. Yolculuklarının haberi kısa sürede tüm Avrupa'ya yayıldı.

Yolculuğa çıkan üç gemiden sadece Nina geri dönmüştü. İnsanlar korku içinde birbirlerine diğer iki gemiye ne olduğunu soruyorlardı. Gidenlerin yalnızca üçte biri geri dönmüştü. Diğerlerinin ölmediğinin anlaşılması üzerine sevinçli karşılama töreni devam etti. İspanya genelinde büyük bir mutluluk hakimdi. Büyük karşılama Barselona’da yapıldı. Kral, Kraliçe, asiller İspanya’nın tüm ileri gelenleri Don’lar, beyefendiler ve hanımefendiler hepsi büyük salonda Amiral Kolomb’u karşıladılar. Kolomb kral ve kraliçenin önünde eğilerek onları saygıyla selamladı.

Amiral Kolomb salonda bu tarihi yolculukta başından geçenleri anlatmaya başladı.

“Efendilerim!” diye söze başladı. İşte size söz verdiğim Hintlileri getirdim. Kraliçe yüzleri boyalı ve çıplak Hintlileri merakla izledi. “Vaftiz edildiler mi?” diye sordu. Kolomb “Majeste” dedi, “Bu işi yapmak bana düşmezdi, bunlar yaradanlarını seven halim, selim insanlar, iyi birer Hristiyan olacaklarına eminim” dedi.

Kral Ferdinand, “Soylu ve korkusuz oğlumuz geri döndüğü için ulu Tanrı’ya şükürler olsun. Şimdi Azize Anna kilisesine gidip Tanrı’ya şükran duamızı yapalım” dedi.

Kolomb çok huzurluydu artık. Yıllardır hayalini kurduğu, uğruna büyük sıkıntı çekip beklediği keşif yolculuğunu başarıyla tamamlamıştı. Kral ve kraliçeye verdiği sözleri tutabilmiş kimseye mahcup olmamıştı. Şimdi Kolomb ailesi İspanyol aristokrasisin bir parçası olmuştu. Bütün Klomb’lar Don unvanını taşıyorlardı ve sonsuza dek taşıyacaklardı.

Bu büyük kaşif Kristof Kolomb 20 Mayıs 1506 yılında Valladolit’de ölür ve San Francisco manastırının yeraltı mezarlığına gömülür. Toprağı bol olsun.

22 Haziran 2022