Atatürk’ün liderliğinde kurulan Cumhuriyet’in özü çağdaşlaşmaya, temeli de kültüre dayalıydı…

Bu nedenle de kısa sürede toplumsal yaşamda devrim ve onun ilkelerine dayanan, büyük değişim ve dönüşümler yaşanmıştır.

Hatıralarından anlıyoruz ki; Atatürk’ün bu ülke için büyük hedefleri olmuştur. Bunların önemli bölümünü yaşarken başaran Atatürk, eğitim konusunda da “Eğitim Birliği”ni ve “Harf Devrimi”ni gerçekleştirmiştir.

Atatürk’ün gelecek için öngörüsü; öz güvenli, yaratıcı köy çocukları yetiştirmekti. İlkin asker ocağında okur-yazar gençler örgütlenerek, “eğitmen” olarak köylerine gönderilmiştir.

Onun hayali olup, yaşama geçirilen Köy Enstitülerinin kapatılmasının üzerinden bunca yıl geçmesine karşın, nedeni-niçini sorgulanmaktadır! Bu soruların yanıtı ise; o yılların sosyal, siyasi, sanat ve ekonomik olaylarını doğru anlamaktan geçer!

Atatürk ve arkadaşları bu ülkeyi kurarken, teokratik “dine dayalı” bir eğitim sistemi yerine, eşitliğe dayalı “laik eğitim” sistemini seçmişlerdir…

1946 yılında çok partili döneme geçişle Cumhuriyet ilkeleri de karşı devrimle yıpratılmaya başlanmıştır. Köy Enstitülerinden mezun olanların “komünist” olacakları dedikoduları her tarafta söylenmeye başlanmıştır…

1952 yılında NATO’ya üye olan ülkemiz de Amerika’dan yayılan Mc. Charthycilik dalgasına karşı duramamıştır!

Sonunda, 1954’de iktidar ve bir grup muhalefetin desteğiyle de kapatılma kararı alınmıştır. Bu destanlar yaratan okullardan; siyaset, sanat, ekonomi ve sosyal yaşamda adı hala anılan büyük değerler yetişmiştir…