Ülkemizde çok okunan ve son 250 yılımızın anlatıldığı “Modern Türkiye’nin Doğuşu” isimli eserin yazarı olan Prof. Bernard Lewis, aynı zamanda bir Ortadoğu uzmanı olarak da ünlüdür. Adı geçen eser, Osmanlı İmparatorluğunun duraklama döneminden itibaren Türk çağdaşlaşma tarihini, Cumhuriyetin ilk ve engebeli yıllarını anlamlandırmak için başvurulabilecek çok önemli bir kaynak olduğu kesindir. Kanaatimce Prof. Lewis’in düşünce ve tespitleri sıradan düşünce ve tespitler değildir. Cumhuriyet gazetesinde Elçin Poyrazlar imzasıyla yayımlanan haberdeki Türkiye ile ilgili görüşleri, bugünlerde, çok önem arz etmektedir. Prof. Lewis, açıklamasında, hükümetin kurumları ele geçirmede çok becerikli olduğunu vurguladıktan sonra sözlerine şöyle devam ediyor: “iş topluluğunu ele geçirdi, akademik topluluğu ele geçirdi, polisi ele geçirdi. Bir tek bağımsız kalan Anayasa Mahkemesi ve yargı idi. Şimdi onu da ele geçirmek için çalışıyorlar” Lewis’e göre; “"Şimdiki asıl sorun anayasa değişiklikleri. Geçmişte Türk demokrasisinin en güçlü savunucusu yargı idi. Hükümetler halk, devlet memurları, polis ve hatta yargıçlar üzerinde çeşitli baskılar uygulayabilir ancak bunu Anayasa Mahkemesi üzerine yapamazlardı. Yargı, tekrar tekrar Türk demokrasisine zarar vermeye çalışıldığında onun en iyi ve en etkili savunucusu olduğunu kanıtladı. Şimdi ilk defa bununla mücadele eden bir girişimde bulunuluyor. Anayasa değişikliği yargının bağımsızlığını etkileyecek. Hükümetin yargı üstünde kontrol sağlamasına yol açacak. Bu konuya iki taraflı bakılabilir elbette. Türkiye'de seçimler özgür ve adil. Türkiye bir demokrasi ve insanlar eğer bu tür bir hükümet istiyorlarsa bu onların hakkıdır diyebilirsiniz. Buna katılmak durumundayım. Ama öte yanda muhalefet konusu da var. Bir demokraside muhalefet olmalı, aksi durumda o gerçek bir demokrasi değildir. Muhalefeti sınırlamaya yönelik çabalar tehlikeli olabilir" Prof. Lewis’in “Sizce AKP’nin nihai hedefi nedir?” sorusuna; “onların nihai hedefi İslami demokrasi diye adlandırdıkları şey. Bu demokrasinin tek yönlü sokak olması anlamına gelir. Bu yolla gelirsiniz ama aynı yolla gitmezsiniz” yanıtını veriyor. Lewis’in verdiği yanıtı çok iyi anlamak ve analiz etmek gerekiyor. Kanaatimce önümüzdeki seçimler belki de çok partili hayata geçişimizden bu yana en çok önem arz eden seçim olacaktır. Üniversiteleri, polisi, yargısı ele geçirilmiş bir ülke durumuna düştük. Bölücü örgütler artık niyetlerini saklamıyorlar. Diliyle toprağıyla ülkemiz bölünme tehlikesiyle karşı karşıya. Ülkenin çiftçisi perişan. Üretemiyor. Sadaka devletinin verdiği gıda maddesine ve üç beş kuruş yardıma muhtaç. Genç işsizler çığ gibi büyüyor. Tüm bunları da dile getiren yok. Varsa da yoksa da duble yollar. Dünyanın en güçlü 16. ekonomisi olduk, büyüyoruz havaları. Enflasyon sıfır, neredeyse eksi. Ama çarşı pazar hiç öyle değil. Ekonomi büyüyor ama işsiz yoksul artıyor. Bu ne hikmet. Anlamak mümkün değil. İyi ki yine de demokrasi var. Ülkenin kaderi vatandaşlar olarak bizim elimizde. Elimizdeki gücün kıymetini bilelim.