2011 yılını NTV'de (Ne Te Ve denmeli, Türkçe’de en yok) İstanbul Senfoni orkestrası eşliğinde Modern Folk Üçlüsü, Sertap Erener, Sezen Aksu, Levent Yüksel ve Mazhar, Fuat, Özkan’ı dinleyerek kapattık.

Aynı saatlerde TRT Haber’de Berlin Filarmoni Orkestrasının yeni yıl konseri canlı olarak yayınlanmış.

Berlin Filarmoni orkestrasının konserini kaçırdığıma çok üzülmüştüm.

1 Ocak Pazar günü 12,15’te kanallar arasında gezerken TRT Haber’de Viyana Filarmoni Orkestrasının konserini görünce çok sevindim. Hemen musiki sevdalısı

8-10 arkadaşımı arayarak onların da bu muhteşem konseri izlemelerini sağladım.

Filarmoni Yunancada  "sevgi dolu bir müzik" anlamına gelirmiş.

Dünyanın en meşhur orkestralarından biri olan Viyana Filarmoni Orkestrasının bu konseri dünyada 70 Televizyon ve 300 radyo tarafından canlı olarak yayınlanmış.

Avusturya’da bulunan ve dünyanın en iyi senfonik müzik topluluğu olarak bilinen Viyana Filarmoni Orkestrası, 1842 yılında besteci Carl Otto Nicolai tarafından kurulmuş..Konserleri verdikleri ünlü "Altın Salon"un efsanevi akustik özellikleri orkestranın kendine özgü uyumunu ilâhi bir cezbeye dönüştürürmüş.

Orkestranın geleneksel hale gelen yeni yıl konserleri çok ünlüdür. Bu konserlerde ağırlıklı olarak Strauss ailesine mensup bestecilerin eserleri seslendirilir.

Viyana Filarmoni Orkestrası'nın geleneksel yeni yıl konserini bu yıl Letonyalı şef Mariss Jansons yönetti. Her yılbaşı birkaç kez düzenlenmeye başlanan konserin bu yılki konukları arasında ünlü Viyana Çocuk Korosu da yer aldı.

Viyana Filarmoni Orkestrası, Viyana’daki Müzik Dostları Derneği salonunda her sene yaklaşık 90 konser verirmiş.

Muhteşem bir salonda verilen konseri büyük bir keyifle, adeta nefes almadan izledim.

Konseri büyülenmişcesine yöneten şefin ritmik hareketleri, sanatçıların bir ibadet havasında ciddi tavırları ve orkestranın uyumu tek kelimeyle muhteşemdi.

Velhasıl, salon harika, konser harika, dinleyiciler harika, seçilen parçalar harikaydı.

Viyana seyahatimde Viyana Müzik Dostları Derneği salonu programda olmadığı için görememiştim.

Hayatımda dinlediğim hiçbir klasik konserden bu kadar zevk almamıştım.

Müzik, insan yaşamının her döneminde iç içe olduğu bir olgudur. Müzik, ana kucağında, beşikte, evde, sokakta, okulda, taşıtlarda, radyo-televizyonlarda, sinemalarda, tiyatrolarda, konser salonlarında, tören ve toplantılarda insanın hep yanı başında yer alır. Müziğin büyüsü insanı kucaklar, sarar, etkiler.

Fark edilmese bile yaşamın vazgeçilmez bir parçası, doğal bir unsurudur müzik.

Müzik insanların evrensel dilidir.

George Sand, “ Müziğin amacı heyecandır. Hiçbir sanat insan kalbinde bu kadar yüce bir insanlık duygusu uyandıramaz.” der.

Mevlana da “müziksiz hayat hiçe benzer, müzik kalbin ve ruhun gıdasıdır, o gıdadan kimse mahrum kalmasın” demiştir.

Ben de yaşamımın en büyük sevdası olan müzik aşkımı şöyle dile getirmişim.

 

Müzik ruhun gıdası, insanlığın sevdasıdır,

Genetik hafızadır, uygarlığın mirasıdır,

Müzikle yüceldikçe, olgunlaşır insanlar,

Müzikten hoşlanmayan insanlık fukarasıdır. (Mehmet Özata)

 

Şiirle başladı hayat, uzun süre söylendi,

Sözler mayalandıkça, şarkılar bestelendi,

Asumana salındı nağmeyle âvâzeler,

Sazlarla, şarkılarla, ömürler tazelendi… (Mehmet Özata)