Bu başlığı okuyan, siyasi bir mesaj vermek istediğimi düşünebilir. Ama niyetim o değil. CHP’nin hamlesini, tıpkı 2003 yılında Recep Tayyip Erdoğan’a milletvekilliğinin, başbakanlığın, cumhurbaşkanlığının yolunu açarken olduğu gibi, “demokrasinin önünü açma” adına olumlu bulduğumu, Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin özverisini ise, yine köşeye sıkıştırılmak istenen “demokrasi” açısından takdirle karşıladığımı belirtmekle yetineyim.

Benim hayat çizgim, Atatürk ilkelerine, demokrasiye, çağdaşlığa, laikliğe, barışa ve insanlık değerlerine bağlılık, doğaya, kadın ve çocuk haklarına saygı şeklinde özetlenebilir. Ama, “Çorum sevgisi” en temel ve belirleyici özelliğim olmalıdır. Daha doğrusu, ben öyle hissediyorum ve bütün çabamı “Çorum”a teksif ediyorum.

Bu bakımdan, ülkem çok önemli bir seçime doğru giderken, ben yine “temcit pilavı”nı servis etmeyi sürdüreceğim. Ve diyeceğim ki, hiç kimse, uydurma kriterler, bahaneler, baskılar karşısında Çorumlu’nun “havalimanı” talebinden vazgeçtiğini sanmasın. Hızlı tren projesinin çabuklaştırılmasını istemekten geri duracağı zannına kapılmasın.

Temel Dursun’a demiş ki: “Fadime benden her sabah 50 lira istiyor!” Dursun şaşırarak, “Ne yapıyormuş ki?”diye sormuş. Temel’in yanıtı: “Bilmem, vermiyorum ki!”… Bizimki de aynen öyle; on yıllardır aynı şeyleri istemeye devam ediyoruz. Zira, vermiyorlar.

Çorum’un sanayileşmesini sürdürebilmesi, nitelikli büyümeyi sağlayabilmesi, Kadeş’ten kaynaklanan avantajıyla “barış kenti” unvanını tüm dünyaya kabul ettirebilmesi, her alanda, ama özellikle de kültür, sanat, turizm alanında “marka” olabilmesi için “Çorum Havalimanı”, öncelikli ve olmazsa olmaz isteğimizdir, ihtiyacımızdır. Hemen arkasından da, hızlı tren projesinin hızlandırılması gelir.

Seçim öncesi, bu iki temel altyapı yatırımı konusunda “söz” alınması, Çorum’un parlak ve mutlu geleceğine aydınlık bir pencere açmak anlamına gelecektir. Çorum’da propaganda süreci, bu iki somut talep ve beklenti üzerine bina edilmelidir. Bu uğurda bütün gücüyle çaba harcayacağını samimi ve inandırıcı bir biçimde kamuoyuna deklare etmeyen ve davranışlarıyla da bunu kanıtlamayan politikacıya, Çorum’u gerçekten sevenlerin “sıcak” bakabileceklerine ben şahsen ihtimal vermiyorum.

Partililik, tanışıklık, başkaca ilişkiler nedeniyle “yüzeysel” belki, ama “içten” desteği, büyük çoğunluk açısından, gerçek “memleket severler” açısından, çocukları, torunları için “daha yaşanır bir Çorum” arzulayanlar açısından düşünemiyorum. Dolayısıyla, bu kez sağlam “sözler” ve “vaadler” alacağımız konusunda “umudum var”.