Afyon Lisesi’nden arkadaşım, Diş Hekimi Dt.Sabahattin Ülger Kardeşim göndermiş; “yazsana” bunu diye…

Ve eklemiş,

“Biz bu kuşağın mensubuyuz… Ve sen bu kuşağa mensup olduğun için titizsin, düzenli, tertipli, mükemmeliyetçisin…

Bunun için toplumcu, bunun için çevreci, bunun için yeşile sevdalısın… Bunun için yanan her ormanın ardından salya sümük ağlarsın… Dahası bunun için gıcıksın(!)…”

* * *

E arkadaştır; övgüsü de, yergisi de başımız gözümüz üstünedir

… …

Şaka bir yana; bu kadar okur, yazar, çizerim; böyle bir kuşağın varlığını ilk kez duydum…

Araştırdım, öyleymiş meğer…

Böyle bir kuşak varmış ve bu kuşağın mensupları, 1946-1964 doğumluları içeriyormuş.

Dahası X (1965-1979) Kuşağı; Y (1980-1999) Kuşağı; Z (2000-2020) Kuşağı olarak nitelenen kuşaklar da varmış.

‘BB kuşağı’, ikinci dünya savaşından sonra doğan kuşak imiş.

Bu BB kuşağı mensupları, dünyayı, kendilerininmiş gibi benimserlermiş.

O nedenle, ''Ben'' kuşağı olarak da anılırmış

* * *

İşte Ülger Kardeşimin gönderdiği o yazının tam metni…

“…BB (baby boomer) kuşağı dediğimiz, 1946-1964 doğumlu insanların kuşağı, özel bir kuşaktır.

BB kuşağı, uyumlu, amaç odaklı, çalışkan insanlardan oluşan kuşaktır.

İşlerini, ailelerinden daha önde tutacak kadar işkoliktirler.

Savaş sonrasında bile savaş sonrasının yorgunluğuna karşın üretken olmaya, üretkenliklerini sürdürmeye devam etmişlerdir.

BB kuşağı mensupları, yalnız çalışmayı severler.

Çevreci ve yeşil sevdalısıdırlar.

Öğretim ve eğitim kavramları farkını çok iyi bilen bu kuşak mensuplarının düsturu eğitim, eğitim, eğitimdir…

Otoriteye (genelde) saygılı, idealist bir kuşaktır.

Bu kuşağın en yaşlısı 63, en genci 45 yaş civarındadır.

Son derece kanaatkâr ve sorumluluk sahibi olan bu kuşak mensuplarının sadakat duyguları da imrenilecek düzeydedir.

Tutumlu ve tasarruf yanlılarıdır.

Sahip oldukları her şeyin değerini bilir, yeni kuşaklara aktarılmasına özen gösterirler.

BB kuşağı, tüm dünyayı politik olarak etkileyen, 68 kuşağını oluşturan çocuklardır.

Onlar der ki;

‘Bizim delinen pantolonlarımıza yama vurmamız; yıpranan giysilerimizi onarmamız, sökülen ayakkabılarımızı dikmemiz; patlayan futbol topumuzu sağlamlamamız; bozulan radyomuzu tamir etmeye çalışmamızın nedeni;

Sadece yoksulluğumuz değildi.

Tutumluluğumuz da değildi.

Biz bunları yapmakla, kendimizden sonra gelen nesillere de önemli iletiler veriyor, vermek istiyorduk.

Yani onlara demek istiyorduk ki;

* Eşlerinizle aranız açıldığında, yeni seçeneklere yönelmeden, aranızı düzeltmeniz mümkündür. Yeter ki iyi niyetli olun.

* Çocuklarınızla sorunlarınızı vakit geçirmeden mümkünse anında çözün. Savsaklamaya gelmez..

* Arkadaşlarınızla, komşularınızla, dostlarınızla bağlar koptuğunda; yenilerini aramakla vakit kaybetmeyin. Aranızdaki bağları, tekrar bağlamanın yollarını zorlayın.

… …

Yani bir yandan kendi inançlarımız doğrultusunda yaşarken; diğer yandan da yeni neslin;

* Onarıcı,

* Telafi edici,

* Tamir edici,

* Arabulucu özellikler kazanmasına önayak olmaya çalışıyorduk..

Yani?

Yani kendimiz kadar bizden sonraki kuşaklar için de yaşıyor, onlara örnek olmaya çaba gösteriyorduk.

* * *

Ancak büyüklerinin bu çabalarının, “çaresizlikten”, yokluktan, yoksulluktan ve cimrilikten kaynaklandığını düşünen; 1965-1999 doğumluları içeren “X” ve “Y” kuşakları, büyüklerinin bu iletilerini doğru algılayamadı.

“Z” kuşağı (2000 -2018) ise; imgeci, değiştirici, her an her şeyden vazgeçmeye hazır, çabuk sıkılan bir nesil olarak özetlenebilecek, bir yaşamın içine daldılar.

O nedenle yeni kuşak bu nesil;

* Aşırı alıngan

* Aşırı özgürlükçü

* Kendisinin ne kadar verdiğini değil de, ne kadar aldığını önemseyen

* Eşiyle bozuştuğunda, arkadaşıyla atıştığında, komşusuyla kavga ettiğinde; ortamı yumuşatmayı, aralarını düzeltmeyi, barışmayı düşün(e)mediğinden; ‘onları değiştirmek, seçmek gibi’ stratejik bir hatanın içine düşebiliyor.

Söz gelimi;

* Bana arkadaş mı yok?

* Başka komşu mu yok sanki.

* Hiç dert değil, elimi sallasam ellisi.

* Küserse küssün…gibi ‘sanal efelik’ taslayarak fıtratını bozabilmektedirler.

O nedenle, kendilerinden önceki kuşak(lar); “Nereden türedi bu nesil?” mantığı çerçevesinde Z kuşağına yaklaşır.

Yani her fırsatta, onların beceriksizliğine vurgu yaparlar.

Galiba; ‘tamirciliği, tutumluluğu ve de değer bilirliliği’’ unutan bu yeni kuşağı (Z Kuşağını), gelecekte zor günler bekliyor…”

* * *

Sevgili Sabahattin Ülger Kardeşim; “BB Kuşağının bu güzel kalıtları, yani ‘yamamacılığı, tamirciliği, tutumluluğu, değer bilirliği ve de birikimciliği’ unutulmasın; yeni kuşaklar da bu güzel hasletleri örnek alsın(lar) diye; bu güzel yazıyı, köşene taşı dedim sana…” demiş, yazısının sonunda.

E bu durumda bize de gönderdiği yazının üzerinde biraz oynayıp, köşemize taşımak ve yazmak düştü.

Yorum sizin…