-YSK'nın kendinin bile inanmadığı İstanbul seçiminin iptal kararıyla, 31 Mart'tan sonra toplum daha da gerdirilirken...

-İstanbul'u nasıl kaybettik, nasıl alabiliriz hesapları yapılırken...

-Ve de 23 Haziran İstanbul seçim sonucu ile sönmeye başlayan bu gerginlik, siyasal söylemlerle daha da canlı tutulurken...

-Yani biz, İstanbul seçiminin öncesiyle ve de sonrasıyla uğraşırken...

Batılı emperyal güçler tarafından, Türkiye için stratejik özelliği olan Doğu Akdeniz

parsel parsel paylaşılır, Türkiye yeni bir kuşatmanın içine alınır oldu.

***

Peki, nedir bu Doğu Akdeniz sorunu?

-2009 yılında İsrail, Doğu Akdeniz'de büyük ölçüde hidrokarbon kaynaklan keşfetti. (Hidrokarbon, petrol ve doğalgazın yapısını oluşturan temel bileşiklerdendir.)

-2010 yılında ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi, Doğu Akdeniz'in Levant denilen bölgesinde yaklaşık 3,5 trilyon metreküp doğalgaz ve 1,7 milyar varil petrol rezervi var, dedi.

(Levant bölgesi; Doğu Akdeniz ve Doğu Akdeniz'e komşu olan Suriye, Lübnan, Ürdün, Filistin, Gazze, Sina Yarımadası ve Hatay'ın da dâhil olduğu coğrafi bölgedir.)

-Ve de Levant bölgesi ülkelerinin, yakın gelecekte Ortadoğu'nun yeni bir enerji üretim merkezine dönüşeceği söylendi.

Yani Doğu Akdeniz, dünyanın büyük enerji havzalarından birine dönüşecektir denildi.

* * *

İşte bu bulgulardan sonra:

-Bölgedeki bu enerji kaynakları, bölge için yeni bir dönüm noktası oldu.

-Doğu Akdeniz'de dengeler ve uluslararası ilişkiler değişti.

-ABD desteğinde İsrail, Mısır, GKRY ve Yunanistan arasında bir yakınlaşma, daha da ötesi stratejik ilişkiler kuruldu.

(Elbette bu ilişkilerde GKRY yani Güney Kıbrıs, Batı'da Kıbrıs olarak tanınmakta ve Kıbrıs olarak AB üyeliğine alınmış durumdadır.)

Bu stratejik yaklaşımlar ve ilişkiler AB tarafından da özellikle desteklendi.

Çünkü AB'nin yıllık doğalgaz tüketimi 540 milyar m3'tür ve bunun büyük bölümü Rusya'dan alınmaktadır.

Hazırlanan projeye göre AB'nin doğalgaz ihtiyacını, Doğu Akdeniz doğalgazı karşılayacak ve Rusya'ya muhtaç olmanın önüne geçilecektir.

***

Ve bugün Doğu Akdeniz, dünya petrol tekellerinin gözlerini diktiği bir bölge olmuştur.

Özellikle başta Amerikan şirketleri olmak üzere bir kısım petrol şirketleri, Doğu Akdeniz'de sondaj faaliyeti içindedirler.

Nitekim bugün Doğu Akdeniz'de ABD'nin Exxon Mobil ve Noble şirketleri, İngiliz BP şirketi, Fransız Total şirketi, İtalyan Eni şirketi, Güney Koreli Kogas, Katar Petroleum, İsrail Delek ve Ayner şirketleri sondaj faaliyetindedir.

Bir ölçüde dışlanmış olan Türkiye ise bu faaliyete, KKTC'nin çağrısı üzerine Kıbrıs açıklarında TPAO'nın sondaj faaliyeti ile katılmıştır.

İşte Avrupa Birliği (AB) buna itiraz etmiştir.

"Türkiye uluslararası hukuka aykırı hareket ediyor" denilmiştir.

Ve 15 Temmuz 2019 günü bir kısım yaptırım kararları alınmıştır.

AB'nin sağladığı katılım öncesi fonlarda kesinti yapılması, Avrupa Yatırım Bankası'nın Türkiye'deki kredi faaliyetlerinin gözden geçirilmesi, havacılık anlaşması müzakerelerinin askıya alınması, Ortaklık konseyi ile üst düzey diyalog toplantılarına ara verilmesi gibi...

Eğer Türkiye bu faaliyetine devam ederse başka yaptırımlar da alınacak denilmiştir.

***

Bu gelişmelere karşı ne yapılmalıdır?

Uzun vadeli ve Türkiye için tehlike taşıyan bu proje için, öncelikle alınacak tavır iktidar partisinindir, ama iktidara oynayan her siyasi muhalefetin de öncelikli görevidir.

Giderek kuşatılan Türkiye için alınacak milli bir tavır, hem iktidarın hem de muhalefetin kaçınılmaz ortak bir görevidir.

Ve de Doğu Akdeniz sorunu, iç politika malzemesi yapılacak bir konu da değildir.

Çünkü Doğu Akdeniz, yalnız petrol ve doğal gaz savaş alanı da değildir. Ortadoğu'ya sırtını yaslamış olan bu bölge, Türkiye dâhil tüm Ortadoğu ve İslam ülkelerinin de kontrolünü içine alan bir güvenlik sorunudur.

Bu nedenlerle:

-Yıllardır güney sınırlarında sıkıştırılmış bir Türkiye'nin...

-ABD tarafından sürekli sıkıştırılan, S-400Ter için özellikle sıkıştırılan Türkiye'nin...

-Ve de bugünlerde, doğal hakkı olan Doğu Akdeniz ve Kıbrıs çevresinde Petrol arama nedeniyle AB tarafından sıkıştırılan Türkiye'nin...

Özet olarak Batı cephesi tarafından olabildiğince sıkıştırılan Türkiye'nin iktidar ve muhalefetinin, bugün milli bir duruş göstermesi mutlak bir zorunluluk olmuştur.