OKUYAN HER KİMSEN ÖNCE KENDİNİ TANI!

Doğuştan gelen (iç güdüsel) özelliklerimizin pek önemi yoktur.

İnsanı insan yapan, sonradan kazanılan değerlerdir.

Dünyaya ne için geldin? Ne yapıyorsun ? Nasıl yaşıyorsun ?

Öncelikle her neredeysen, elinden ne geliyorsa, en iyisini yap!

Çocuksanız, ailenize Allah’ın bir lutfu olarak gönderildiğinizi bilin.

Ailenize, Allah’ın bir emaneti olduğunuz için değerlisiniz, kendinize inanın, kendinize güvenin. Ailenizi, insanları, hayvanları, tabiatı ve kendinizi sevin. Hayatın başlıbaşına

bir mucize olduğuna inanın. Siz de bu mucizenin bir parçasısınız. Çok çalışın, çok okuyun, yüce değerlere sahip, erdemli ve ahlaklı bir insan olarak yetişin.

Gençseniz, önünüzdeki hayat için kendinizi iyi hazırlayın. Mutlaka yüksek tahsil yapın. Kültürel altyapınız olsun. Mesela bir lisanınız, hayat ve hikmet bilginiz, felsefe bilginiz, hayat görgünüz, çaldığınız bir müzik aletiniz, spor uğraşınız ve ilave donanımlarınız olsun.

Anne ve baba iseniz, çocuklarınızı çok iyi yetiştirin. Çocuklarınız Allah’ın size emanetidir. Onlara iyi bakın, onları mutlaka iyi okutun, hayata hazırlayın, sizi her bakımdan geçsinler, yaşam kaliteniz yücelsin. Evrimin amacı budur.

Çocuklar, gençler, anne ve babalar, insani gelişmişlik düzeyimizi ancak böyle geliştirebiliriz. “Yok hocam, biz halimizden memnunuz, böyle gelmiş böyle gider” diyorsanız, yapacak bir şey, söyleyecek bir söz kalmıyor.

O zaman, yalan söyleyenlerden, hırsızlardan, uğursuzlardan, sokağa tükürenlerden, insanlara, hayvanlara ve çevreye zarar verenlerden olursunuz. Sorgulanmayan hayat, hayat değildir. Hayatın ve yaşamın anlamını kavrayamadan, yaşamadan, yaşar gibi yaparak, ardınızda hiçbir iz bırakmadan yok olur gidersiniz.

O zaman, basın gazetelere ön ve arka sahife güzeli koyarak sizleri uyutmaya devam eder. Medya yarı çıplak kızlarla, aptal dizilerle, uyuşturan futbol maçlarıyla sizleri oyalamaya devam eder. Sizler de bu gazeteleri aldıkça, bu televizyonları seyrettikçe bu kısır döngü devam eder.

Az gelişmişlik kader değildir. Milletçe gece gündüz demeden çok çalışarak, çok okuyarak, çok düşünerek ve çok üreterek çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabiliriz.

Bu kurallara uyarak, tekâmül eden ve kendini geliştiren, vatana, millete faydalı, güzel ahlaklı, sevilen ve sayılan insanlar için bir Arap atasözünde şöyle denir.

“Ey insanoğlu, sen doğarken ağladın, ama herkes güldü,

Öyle bir hayat yaşa ki, sen ölürken herkes ağlasın…”

tanımadan, kendini geliştirmeden, hayatı kavramadan ebedi âleme göç eden garip insanları şu ağıt dörtlüğümle anıyorum.

Âleme üryan geldik, yine üryan gideriz,

Hayat rolümüz de yazılmış, oynar gideriz,

“Bir lokma, bir hırka” misâli ömür geçirip,

Yaşar gibi yaparak sürünür ağlar gideriz…( Mehmet Özata)

Yukarıdaki yazıyı 16 Kasım 2005 tarihinde Çorum Haber’de yazmıştım.

Maalesef, geçen 13 senede milletçe çağdaş bir gelişim gösteremediğimize göre, demek ki, kısır döngü aynen devam ediyor!

8 Ağustos 2018