Aşağıdaki mektup, Pet Holding Yönetim Kurulu Başkanı, Prof. Dr. H. Güntekin Köksal tarafından Sayın Başbakana yazılmış.

Aklı başında her Türk insanının, altına imzasını atacağı bu samimi ve dobra mektuptan, sizlerin de haberi olsun istedim.

*   *   *

Sayın Başbakan,

İzninizle önce kendimi tanıtayım.

77 yaşında bir işadamıyım.

Devlet bursu ile Avrupa'da okudum. Maden ve petrol konularında 2 master yaptım.

Yurda döndükten sonra, 10 senesi Batman'da olmak üzere, 17 sene TPAO'da çalıştım. 34 senedir de 1974'te kurduğum Pet Holding şirketlerini yönetiyorum.

SSCB, Almanya, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan ve Yemen'de başarılı yatırımlar yaptım. Halen Türkiye, Kuzey Irak ve Yemen'de çok değerli sahalarda petrol üretimi yatırımlarım var.

Çeşitli konularda ilklere imza atan, girişken bir müteşebbisim.

Risk alırım.

Memleketimi çok severim.

Hiç sigortasız adam çalıştırmam, vergi kaçırmam...

Çok eski ve köklü bir aileden geliyorum. Dedelerim, sadrazam, vezir, asker olarak ülkemize hizmet etmiştir.

Atatürk’e ve devrimlerine çok sıkı bağlarla bağlıyım. Atatürk olmasaydı ve bu devrimleri yapmasaydı; “dinimizin ve ismimizin; şimdiki dinimiz ve şimdiki isimlerimiz ol(a)mayacağına”  da yürekten inananlardanım.

Kısacası yüzde yüz bir Atatürk çocuğuyum.

Allah'a inancım tamdır. Allah'ın dürüst, çalışkan, doğru insanların daima yanında olduğuna, tecrübelerimle de inanırım.

Türkiye'den kolay kolay vatan haini çıkmaz. Sizin, ülkenizi sevdiğinize ve kendi stilinizde ülkemizi kalkındırmaya çalıştığınıza inanıyorum. Zeki, çalışkan ve çok karizmatik bir karaktere sahip olduğunuzu da biliyorum.

Ancak ülkenin bugünkü durumunu, üzülerek söyleyeyim ki, hiç iyi görmüyorum.

Hemen sinirlendiğinizi, kızdığınızı ve söylendiğinizi görüyorum.

Medyaya da sinirli, sert, kırıcı beyanatlar veriyorsunuz.

Bir başbakanın her dakika sinirlenmeye hakkı yoktur.

Ülke bölünüyor...

Ve siz hâlâ “biz ve onlar…” diyorsunuz.

Ne demek, “biz ve onlar”?

Tarihimizde hiçbir başbakan, halka böyle hitap etmemiştir. Kendinize hâkim olun!

Senelerce üniversitelerde hocalık yaptım. Konferanslar verdim.

Hâlâ da üniversitelerde konferanslar veririm. Babanız yaşındayım. Hocayım... Bu yüzden hiçbir işadamının yapamadığı bu ikazları yapmaya hakkım var.

Küçük bir vakfımızda, her sene 25-30 üniversite çocuğuna burs veririz.

Sayın Başbakan!

Müsaadenizle size birtakım tavsiyelerde bulunuyorum:

Bugün çok güçlüsünüz.

Ya yarın?

Allah bilir!!!

İnsanlar kendilerini en güçlü hissettikleri zamanlarda en büyük hataları yaparlar. Tarihte bu husus, örnekleriyle sabittir.

Ancak şu atasözlerimizi  hiç unutmayın! "Böbürlenme padişahım, senden büyük Allah var"

"Keskin sirke küpüne zarar verir!"

Sinirlerinize hâkim olun!

Bağırıp çağırıp, kötü konuşmayın. İnsan kalbi sırça gibidir.

Kırdığınızda tamiri imkânsızdır. Çok ağır konuşuyorsunuz.

Aydınlara, medyaya, yargıya, üniversitelere değer verin, görüşün, fikirlerini alın! Onlar da bu memleketin çocukları!!!

Onların fikirleri, görüşleri, bilgileri, tavsiyeleri etrafınızdaki çok kişiden daha değerli olabilir. Her güçlü kişinin etrafının "evet efendimciler", "dalkavuklar" tarafından sarılmış olduğunu bilmeniz lazım.

Etrafınızdakilerin çoğunluğu her şeyi size soruyorlar.

Her şeyi hiç kimse bilemeyeceği gibi siz de bilemezsiniz.

Bilmediklerinizi açıkça söyleyin.

Her hususta fikir beyan etmeyin, danışın, öğrenin.

Monolog yapıyorsunuz. Diyalog yapmaya çalışın! Hayvanlar koklaşarak, insanlar konuşarak anlaşırlar.

Sadece sizin gibi düşünenleri işlerin başına getirmeyin! Bugün birçok kamu müessesemizin işi bilmeyenler tarafından yönetildiğini görüyorum.

Kadrolaşmayın! Sadece sempatizanlarınızı veya öyle görünenleri kadrolara yerleştirmeyin. "Hayır! Yapmıyorum!" demeyin.

Ben Ankara'da yaşıyorum. Duyuyor, kontrol ediyor ve görüyorum. Kapasitesiz, bilgisiz insanlar önce memlekete, sonra size zarar verir. (Gerçekten bu tiplerin sayısı her gün artıyor; zararı, size olacak..)

Diktatörleşmeyin!

Milletvekillerinize (dahi) beyanat vermeyi yasaklıyorsunuz, yapmayın.

Medyayla, aydınlarla, yargıyla, askerle, üniversitelerle inatlaşmayın.

Sadece türban serbestliğini Anayasa'mızda değiştirmek dahi AB'ye girmemize büyük bir engel olacaktır.

Laikliğe, sizin tabiriniz ile ciğerden inanın, güvenin. Laiklik dini özgürlüklerin değişmez kanunudur.

Bir hadis-i şerif diyor ki: "Cenab-ı Hak sevdiği yöneticilerin yanına açık sözlü danışmanlar nasip eder, sevmediklerine de dalkavuklar musallat eder."

Sıkça bahsettiğiniz büyük Türk düşünürü Edebali Hazretleri'nin öğütlerini bir kez daha okumanızı, içtenlikle tavsiye ediyorum.

Saygılarımla...

 

Prof. Dr. H. Güntekin Köksal

Pet Holding

Yönetim Kurulu Başkanı"