Bu yasanın çıkmasını takip eden günlerde Karayılan, İngiliz The Times gazetesi muhabiri Antony Loyd’a verdiği röportajda “Türkiye, kendi parlamentomuzu kurmamıza izin versin.” demiştir.” (Pandora’nın Kutusu – Figen Özen)

Gelelim Sosyalist Enternasyonal’in duruşunu bir kez daha irdelemeye… Emperyalist ülkelerde adınız ne olursa olsun, küresel sömürüye hizmet ettiğiniz sürece sizden iyisi, demokratı yoktur. Yeter ki fincancı katırlarını ürkütmeyin…

Sosyal demokrat olduğunu söyleyenlerin tarihinde bir ufuk turu yapın yeter. Nerede bir antiemperyalist mücadele varsa orada destek emperyal patronlardan yanadır. Niye mi? Efendileri dünyayı sömürecek, sosyal demokrat olduğunu söyleyenler de o sömürüden sadaka alarak geçinip gideceklerdir de ondan.

Bu söyledikleriniz sır mıdır da ülkemizin nice okumuşu, mürekkep yaşamışı bunların peşinde seğirtir durur, diye sorarsanız onun yanıtı ise şudur. Tanzimat’tan beri muzdarip olduğunuz bir hastalık, zaaf ve zillettir bu. Nerede bir Amerikan, İngiliz, Fransız malı görse tuzu kapıp koşanımız pek çoktur. “Aman efendim, bunlar uygar insanlar… Ne derlerse doğrudur, ne yerlerse şifalıdır…” demek ancak sömürge aydınlarının göstereceği bir duruştur.

Bu hastalığı doğru teşhis ve tedavi eden ise Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Her türlü ABD ve AB muhibbimizin Atatürk düşmanlığının veya uzak durmalarının temelinde hep bu illet ve zillet vardır. Atatürkçü ve/veya milliyetçi (ulusalcı) olduğunu söyleyip de emperyalizmin adını anmayan, onu baş düşman olarak görmeyenlere ise özellikle dikkat etmek gerektiğini altını çizerek söylemeliyiz.

BDP Sosyalist Enternasyonal’de…

Kongrede tüm Kürt siyasi tutsakların serbest bırakılmasını isteyen BDP Eş-Başkanı Gülten Kışanak, son gün yaptığı konuşmada, “BDP olarak demokratik siyasete ve barışçıl çözüme inanıyoruz. Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülebilir, diyerek şu önerileri yapmıştır.  

"Demokratik Kürt siyasetine yönelik operasyonlara son verilmeli; başta milletvekili ve belediye başkanları olmak üzere politik tutuklular serbest bırakılmalı. Savaş politikalarından vazgeçilerek, müzakere yöntemine geri dönülmeli. Çözüm konusunda önemli bir konuma sahip olan Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalı."

Satır aralarını okumaya çalışırsak, demokrasiden kasıt Türkiye’nin şehir devletlerine ayrılarak önce özerk sonra özgür Kürdistan’ın kurulmasıdır. Öcalan üzerindeki tecritten kasıt ise terörist başının serbest bırakılmasıdır. İşin özeti budur.

Sonuç bildirgesinde, Kıbrıs konusunda BM’lerin çözüm önerileri doğrultusunda iki kesimin birleştirilmesine, bir diğer deyişle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tasfiyesine destek verilmektedir.

Niye mi? Kıbrıs, Akdeniz ve Ortadoğu’da egemenlik peşinde olan emperyalist ülkelerin doğal uçak gemisi ve üssüdür. Ayrıca Kıbrıs, stratejik olarak Türkiye’nin savunmasında yumuşak karnıdır da onun için. Bu konuda da Sosyalist Enternasyonal küresel çetelerin politikalarına vokal destek yapmaktadır.

Kıbrıs’ın önemini Mustafa Kemal Atatürk şu sözleriyle vurgulamıştır. “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir. “

Suriye’de Esad yönetimine karşı dış destekli yıkıcı eylemler desteklenmektedir

Esad yönetiminin kınandığı bildirgede Esad yönetiminin meşruluğunu yitirdiği ifade edilerek sorunun çözümü için Arap Ligi ve BM göreve çağrılarak, “Bölgede acilen barışın sağlaması gerektiği” belirtilmiştir.

“Biz Suriye halkının demokrasi ve özgürlük mücadelesinin yanında kararlı bir şekilde yer alıyor ve rejimin uyguladığı şiddeti kınıyoruz. Bölge genelinde daha büyük insani acılara ve istikrarsızlıklara yol açma ihtimali olan yabancı müdahaleyi desteklemiyoruz. Suriye tarafından yürütülen demokrasiye geçişi güçlü bir şekilde destekliyoruz.

Suriye vatandaşlarının demokratik taleplerinin hayata geçirilmesinde uluslararası toplumun etkili ve belirleyici bir rol oynayabilmesi adına BM Güvenlik Konseyi, özellikle de Rusya ve Çin’i uluslararası toplumu Suriye halkının korunmasına yönelik hassasiyetlerine uygun hareket etmeye çağırıyoruz.”

Görüldüğü gibi Şıracının şahidi bozacıdır. “Aslan sosyal demokratlar” burada da efendilerine destekte kusur etmiyorlar şekilde görüldüğü gibi.

Sonuç bildirgesinin başlığı ise başlı başına bir makale konusu olabilir. “Barış, Sürdürülebilirlik ve İşbirliği”…

“Barış” diyorlarsa siz onu küresel çetelerin dünyayı özgürce sömürmesi olarak, “sürdürülebilirlik” diyorlarsa siz onu uluslararası sömürünün kesintisizliği olarak, “işbirliği” diyorlarsa siz onu küresel çetelere hizmette sınır tanımamak olarak okumalısınız.

Sosyalist Enternasyonal’in sonuç bildirgesinin özeti ABD ve AB ile AKP’nin söylemlerinin tekrarıdır. Altında Kılıçdaroğlu’nun imzası olması ise “karakolda doğru söyler mahkemede şaşar” durumundan başka bir şey değildir. Eş-Başkan Erdoğan’a yeni bir vurucu malzeme daha demokratik şekilde üretilmiştir.