Maliye Bakanlığı tarafından vergi numarası uygulaması temelline dayanan  bir düzenlemeyi geçtiğimiz yıllarda yaptığını hepimiz hatırlıyoruz. Böylece, daha önce taşıt alım ve tapu işlemlerinde istenen vergi numarası artık bankacılık sektöründe de istenecek duruma getirildi.

Banka işlemlerinde vergi numarası zorunluluğu, belge düzenin daha sağlıklı çalışması için çok gerekli olan ama gecikmiş bir uygulamadır. Günümüzde ticaret erbapları % 90’a yakını tüm ticari işlemlerini banka aracılığı ile yapmaktadırlar. Mal alım ve satım işlemlerinde daha çok çek düzenlemekte ara sıra da olsa senet tanzim etmektedirler. Tabi ki çek, senet ve banka işlemlerinde işin vergi yönünü ilgilendiren tarafı, banka işlemleri ile çek yada senede kaynak teşkil eden para hareketinin bir mal veya hizmet hareketine bağlı olması, yada bu para hareketinin ticari bir işlemden doğmamış ise taraflar açısından ispatlanabilir olması gerekmektedir.

Temmuz ayında yürürlüğe girecek olan Ticaret Kanunumuz da bu duruma uygun birçok madde içeriğine koymuştur. Bu yasal düzenlemeleri birlikte ele aldığımızda, artık işletme tüzel kişiliği ile işletme sahip veya ortaklarının alım-satım ve diğer ticari hareketlerini ayırmaları gerektiği zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Bu konuyu biraz açalım, işletme tüzel kişiliği ile ilgili bir alım satım gerçekleştirdiğimizde, mutlaka, tacir çeki kullanmalı, ya da şirket senedi tanzim edilmelidir. Eğer kredi karı ile ödenecekse kesinlikle şirket kredi kartı ile ödeme yapılmalıdır. Ya da banka yolu ile ödenecekse şirket hesaplarından havale veya EFT ile para transferi gerçekleştirilmelidir. Yaptığımız alım satım işletmemiz ile alakalı değil, özel veya evimizle ilgili bir alım satım ise, bu kez de şirket hesaplarını, şirket tacir çekini, şirket kredi kartını veya şirket banka hesaplarını kullanmadan şahsımıza ait olan kredi kartı, banka hesabından yada tacir olamayan çek almak suretiyle çek ile ödeme yapmamız gerekecektir.

Yukarıda yaptığım açıklamadan da anlaşılacağı üzere, artık ticari işlemlerimiz ile özel/ev işlemlerimize ilişkin parasal hareketleri birbirine karıştırmamamız gerekmektedir. Bu hassasiyeti göstermemiz halinde hapis cezasına kadar giden müeyyidelerin olduğunu unutmayalım.

Finansal araçlar (Çek,senet ) yada finansal kurumlar aracılığı yaptığımız tüm işlemleri farta ile belgelendirmek gerekliliğini unutmayalım. Çünkü artık tüm bu hareketler maliye tarafından izlenmektedir.

Vergi mükellefleri yukarıda açıkladığım düzenlemelere daha rahat ayak uydurmaları, Temmuz ayına sağlıklı bir ticari ve resmi yapı ile girmeleri için bugünlerden bazı tedbirler almaları gerekmektedir. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi artık vergi kaçırmanın cezai hükümlerinden biriside “Hürriyeti Bağlayıcı” suçtur. Vergi Mükellefleri ileride telafi edemeyecekleri hükümlerle karşı karşıya kalmamaları kimi zaman ticari hayatlarının da sonu olabileceği ihtimalini göz ardı etmesinler.

Şimdiden daha güvenilir ve kontrol edilebilir bir muhasebe oluşumu içerisine girmeleri mevcut veya eskiden beri devam eden, aksak işlemlerini,  temmuz kadar düzeltmelerini, tavsiye ederim.