Kurtuluş savaşımızın başlangıcı olan 12 Şubat 1920 tarihi, Kahramanmaraş’ın Fransız- Ermeni işgalinden kurtulmasıyla sağlanır.

11 Nisan 1920’de de Urfa’nın Fransız işgalinden kurtuluş haberi gelir.

Yokluk içindeki Anadolu Fransızları yenmiştir.

Üst üste Fransızlara karşı elde edilen zaferler ile artık Türkiye “ BEN BURDAYIM” dersi vermiştir.

Atatürk bir Fransız dergisine verdiği demeçte;

Biz Türk’üz ve iyi Müslümanlar olarak da kalacağız, demiştir.

Aradan geçen neredeyse 100 yıl sonra Fransa’nın Türkiye’ye karşı olan dengesiz davranışlarının, peygamberimize hakaretlerinin nedeni nedir?

100 yıl önceki hezimetten ders almamışlar mıdır?

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, bir derste Hz. Muhammed ile dalga geçen bir karikatür gösterilmesinden sonra, Macron’un İslam ile ilgili açıklamaları Ankara-Paris hattında yeniden soğuk rüzgarların esmesine sebep olmuştur.

Macron elbette “tarihin tekerrür ettiğini” bilmektedir, ama bu sefer karşısında “bana çizmelerimi giydirmeyin” diyecek kimse yoktur.

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasına aykırı davranan Fransa, Antakya ve civarını işgal eder. Atatürk 1920’de İskenderun sancağının tekrar Misak-ı Milli sınırları içine alındığını söyleyerek Hatay’ı rahatlatmıştı.

Fransa 1920 yılında Suriye’ye bağımsızlığını vererek Suriye’den çekileceğini ilan etmişti.

Suriye; Hatay Suriye’ye bağlanmalıdır dediğinde Mustafa Kemal

Paşa, “Bana çizmelerimi giydirmeyin!” diyerek gerekli cevabı vermiştir.

İşte 100 yıl sonra aynı tokat gibi cevabı vermek Fransız mallarını ülkemize sokmayarak, ithalat- ihracatı keserek olabilir.

Öyle hemen her şeyi vatandaşın üstüne atarak, boykot yapın Fransız malı almayın demekle olmuyor.

Her gününüz güzel olsun.