Balyoz davası ile ilgili Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin kararları açıklandı. Doğrusu kimse şaşırmadı. Beklenen sonuç buydu zaten. 

Ülkemizde adalete, hukuka güven doğrusu iyiden iyiye sarsıldı. Mahkeme kararlarını doğru bulduğunu söyleyen yandaş medya mensupları, akademisyen ve eski yargı mensubu kimlikli yağdanlıklar “karar doğrudur” derken bile doğru olmayan bir hükmü savunmanın telaşı içindeydiler. En azından gözleri ve beden dilleri bunu ifade ediyordu. Hani şimdi diyecekler ki, sen beden dili uzmanı mısın? Desinler. Araştırırlarsa anlarlar.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım derler ya, amaç şeriat devletine ve Kürdistan’a giden yolu açmaktı. Bunun için de ordunun tasfiye edilmesi gerekiyordu. İşlem tamam. Sonrasında yok Andımızmış, yok T.C.’ymiş, Vali Beylerin makam odalarından Türk Bayrağını kaldırtmalarıymış bunlar basit işler. 

Hani 45 yıllık eğitimci olarak şu andımızın kaldırılmasına kerhen de olsa sevindim. Baksana bir türlü kimseye göğsünü gere gere Türk’üm dedirtemiyoruz. Doğruluk bunun neresinde? Kimin doğru işi var ki? “Çalışkanım” ibaresi olsun kalmalıydı. Doğrusunu söylemek gerekirse bu ülkenin çocukları gençleri Andımızın hiç değilse burasını tutmuşlar. Kutlamak lazım. Çalışarak genç yaşta gemicik sahibi oluyorlar. Kısa sürede filo bile kurabiliyorlar. Çalışkanız dediysek hepimiz demedik ya! Tembellerin canı çıksın. Onlar da dağıtılan kömürle ısınsın, makarnayı yesin otursun. Sizi gidi tembeller sizi…

Bizim her işimiz paket ile ilgili olduğundan demokrasiyi de paketleyip bölüm bölüm açıyoruz. Ramazanda ramazan paketleri, seçimlere doğru makarna, bulgur paketleri. Oh.. ne ala. Paketler sayesinde işimiz tıkır.

Ben de saf saf bekliyorum.

Bir gün paketlerden şu ileri demokrasi çıkacak mı diye?