-2-

Meselâ, onlar paratoneri icat edip yıldırımdan korunmayı becerirken, biz yağmur yağarken, her bir yağmur damlasını, bir meleğin yere indirdiği inancı ile mistik bir ruh hâli içinde altına sığındığımız ağaca düşen yıldırım ile erkenden öbür âlemin kapısına dayanıyorduk. Karabaş Tecvidini ezberleyen hafızları da âlim sanıyor, Fransız icadı paytonlara binen padişah ve paşaları, keyiflerine düşkün, dünyaperest olmakla suçluyorduk. Avrupa 80 günde devr-i âlem yaparken, yerin 20 bin fersah altında ne var derken,  biz; eğer çocuğumuz “ Baba bak bulutlar Davraz Dağına takılıyor. Orada yığılma oluyor. Bu yüzden Isparta’nın alt tarafına fazla yağmur yağıyor” dediği zaman ağzına iki tane vurup;

“Oğlum Allah’ın işi bunlar. Hâşâ ne karışıyorsun Allah’ın işine. Tövbe tövbe! Mektepte size bunları mı öğretiyorlar? Gâvur mu olacaksın lan sen!” diyerek oğlumuzu şamarlıyorduk.

*

Balkanlarda çöküş, kopuş ve göçüşün asıl ve temel sebebi işte budur. Avrupa ilim ve fende ilerlerken biz çok güzel uyumuşuz.

*

93 Harbinde sadece Plevne kaybedildi sanmayın. Sadece Edirne ve Doğu Anadolu’da üç beş vilayetimiz gitti sanmayın. Evet, gitmesine onlar gitti de daha önemli bir şeyimiz daha gitti.

Osmanlı Devletinin güçlülüğü, azameti gitti. Türklerin itibarı, şecaati de gitti. Artık Balkanlarda her ayrı etnik kimliğe sahip uluslar Devlete kafa tutmaya başladı. Ne yazık ki Devlet, çoğuna hiçbir şey yapamadı. Galiçya, Bosna, Hersek, Arnavutluk, Sırbistan, Mora velhasıl hepsi hiçbir çatışma olmadan isyancılara terk edildi. Kayıp şeklimiz genel ve kabaca olay böyle. Ancak!

Mesele, oraların savaşsız kaybedilmesi değil. Keşke öyle olsaydı! Mesele 450-500 yıldır Balkanlarda yaşayan Türkler ve Müslüman olmuş bütün ırklar yok edilmek istendi.

Neden?

Çünkü artık oralarda Osmanlı idaresi bitti. Yeni idare, meselâ Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan veya Arnavutluk, “Ey Türkler artık idare bizim idaremiz. Başkaldıran olursa, kabul etmeyen olursa, sürerim, asarım, keserim.” demedi. Daha idareyi ele almamışlardı. İdare bile kurmamışlardı. Hemen ilk iş olarak Türk ve Müslüman kıyımına başladılar. Bir anda asırlardır birlikte yaşadıkları Müslüman topluma karşı çok şiddetli baskı ve yıldırma hareketine kalkıştılar. Derhal imha, tecavüz, yağma ve sürgün yapmaya başladılar. Osmanlı Devletinin Plevne’de ve diğer birçok cephelerde olduğu gibi yardım edemeyeceğini bildikleri için, çok rahat idiler. Akla hayâle gelmez zulümler yaptılar. 450.000-600.000 Müslüman’ı öldürdüler. Üç- üç buçuk milyon Müslüman’ı da sürdüler. Bu Müslümanların hepsi Türk değildi. Büyük çoğunluğu Müslüman olmuş, kendi milletleri idi. “Ya dininden dön ya öldürürüz” dedikleri için onlar da Türklerin akıbetine maruz kaldılar. Yollarda çektikleri çileler, Anadolu’ya gelince bitmedi. Anadolu’da da bin türlü sebepten kaynaklanan çaresizlik vardı. Burada da büyük sıkıntılar yaşadılar. Aç bîilaç ve perişan oldular. Erkekleri orduya katıldı, kadınları ve çocukları eğer Devlet bir yer göstermedi ise aynen ortada kaldı. BALKAN MÜSLÜMANLARININ elem ve acıları öyle satırlarla anlatılacak gibi değildir. Öyle ki ölmeyip Balkanlarda sağ kalanlar, ölmediklerine pişman edildiler.

*

Dünyada son iki yüz yılın en feci sürgün, göç, kaçma, yağma, tecavüz ve öldürülme felaketlerini yaşayan zümre, Balkan, Kafkas ve Anadolu Müslüman halkıdır.

Çocuklarımıza hep, Fatihleri, Kanunileri, Yavuzları, Preveze’yi, Plevne’yi,  Çanakkale’yi anlatırız ama Karlofça’yı, Kırım’ı, Ahıska’yı, Bakü’yü, 93 Harbini, Libya Bozgununu, Filistin felâketini, Mekke’nin, Yemen’in kaybını, Şam’ı, Musul’u, Kerkük’ü, nasıl kaybettik, buralardaki bozgunlarımızı anlatmayız. 12 adalar nedir üniversite dahi bilmez.                (SÜRECEK)