Aysun Kayacı, yıllar önce bir televizyon programında “Benim (senin/bizim) oyum(uz)la dağdaki çobanın oyu bir mi? ‘Birdir, bir olmalıdır’ diyorsanız eğer, bunun sonuçlarına da katlanacak, şikâyetçi de olmayacaksınız o zaman…” dedi. Kadıncağıza söylenmedik söz bırakılmadı.
* * *
Şamil Yücel de bu konuda yazmış, diyor ki, “Haklıydı Sayın Kayacı. Aha da kanıtları…”
•Başbakan, ‘Avrupa'nın en büyük havaalanını yapıyoruz…’ diyor; ömründe hiç uçağa binmemiş, binme ihtimali de sıfıra yakın olan topluluk (!) alkış tutuyor...
•Başbakan, ‘milli gelir, 10500 Dolar oldu!’ diyor, çoğunluğu asgari ücretle çalışanlar, alkış tutuyor...
•Başbakan, TOKİ ile bilmem kaç yüz bin yoksul aileyi ev sahibi yaptık diyor; ayda 600 TL kira vermekte bile zorlanan kitle alkış tutuyor...
•Başbakan, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürdük diyor; makarna, kömüre oy satanlar alkış tutuyor...
•Başbakan, ‘dünyanın en hızlı büyüyen ikinci ekonomisiyiz…’ diyor; kendi işsiz, çoluğu çocuğu işsiz, hısımı akrabası işsiz, komşuları işsiz, işsizler ordusu alkış tutuyor...
•Başbakan, 3 milyar ağaç diktik diyor; kaçak kestiği ağaçların kerestesiyle derme çatma yaptıkları gecekondularda oturanlar alkış tutuyor...
•Başbakan, bilmem kaç kilometre duble yol yaptık diyor; evinin sokağı balçık tarlası gibi olanlar, ayakkabılarının çamuruyla alkış tutuyor...
* * *
Adı bende saklı bir okurum da aynı konuda, benzeri düşünce ve yorumlarını iletmiş bana.
O da; “Sayın Kayacı haklı, baksanıza son günlerde olup bitenlere…” diyor, örnekler veriyor…
•Başbakan, dün; “Yahu hâkimlere, savcılara neden baskı yapıyorsunuz? Bırakın adalet, bırakın hak yerini bulsun. Adalete saygınız yok mu sizin? Bu nasıl bir zihniyet yahu?” diyor; bindirme kalabalıklar alkış tutuyor.
•Başbakan, bugün; “Açık söyleyeyim, ben bu hâkimlere, bu savcılara hiç ama hiç güvenmiyorum. Bunlar paralel devletin uzantıları. Bunlar amirlerine haber vermeden, bize haber vermeden operasyon yapıyor. Bunlar hâkim değil, çete bunlar çeteee!” diyor; taşıma kitleler alkışlıyor.
•Her yerde hırsızlık, her yerde yolsuzluk, her yerde talan, her yerde yalan…
Sadece son operasyonla ortaya çıkarılan yolsuzluğun 300 milyar Dolara yaklaştığı söyleniyor.
Malum kitleler hâlâ alkışlıyor.
Güvenilir kaynaklar, yırtık ayakkabıyla siyasete giren Başbakanın, dünyanın en zengin sekizinci başbakanı olduğunu dillendiriyor; birileri tarafından hâlâ ‘kılıyım’ edebiyatları yapılıyor.
•AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan Efendi çıkıyor; Başbakan için, ‘Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var. Onun için önünü kesmek istiyorlar…’ diyor.
Övme desen, övme değil, biat desen biat değil; adam resmen ‘Allah’ demeye getiriyor ve resmen taptığını, tapındığını göstermek istiyor.
Böyle bir şey olabilir mi?
•Son operasyona İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi takıldı. Yahu el insaf, itfaiye’de yolsuzluk olur mu? İtfaiye dediğin yangına su sıkar. Ama bu İtfaiye, avantaya, rüşvete, talana su sıkmış. (Daha doğrusu, ‘verirseniz(!) sıkarım…’ demiş.) Böyle bir şey olabilir mi?
•Başbakan, Üsküdar Belediyesi’ne düzenlettiği ‘100 Yıllık Hikâye İmam Hatip’ Programında (!); ‘Evlatlarımdan biri yolsuzluğa bulaşsın, bir saniye yanımda tutmam, evlatlıktan reddederim!’ diyor, bütün katılımcılar, avuçlarını patlatırcasına alkışlıyor.
Hatip pişkin, dinleyenler ondan daha fazla pişkin…
Böyle bir şey olabilir mi?
… 
Valaha da haklı Aysun Hanım, billaha da…” diyor okurum.
* * *
Şamil Yücel Beyefendinin de, okurum hanımefendinin de görüş ve yorumlarına aynen katılıyorum.
Aysun Kayacı Hanımefendi ve onun gibi düşünenler, bence de haklı…
Böyle seçmenle, böyle demokrasi.
Allah yardımcımız olsun…