AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milli Uzay Programı'ndaki birincil ve en önemli hedefimiz, Cumhuriyetimizin 100. yılında Ay'a ilk teması gerçekleştirmektir. İnşallah Ay'a gidiyoruz." dedi.

Geç kalmış bir girişim olmakla beraber, Dünya Liderimiz şükürler olsun Ay’a gideceğimizi müjdeledi. Hepimizi bir Ay heyecanı sardı gidiyor. Özelikle yandaş medyamız kabına sığmıyor. Ay’a gidiyoruz manşetleri, açık oturumlar filan kıpır kıpır.

Bu kadar heyecan ve debdebeden sonra aklımdan şüphe ettim. Yanlış mı anladım? Ay’a gidiyor muyuz? Yoksa gittik te geri mi geliyoruz? Yandaş medyadaki gürültüye bakınca gitmiş de geri dönüyoruz gibi bir algı edindim. Kapıldık suyun seline, “yalan rüzgarının” yeline yuvarlanıyoruz. Haydi hayırlısı.

Ne yalan söyleyim, ben aslında Dünya liderimizden Mars’a gideriz gibi bir müjde bekliyordum. “Ay’a gidiyoruz, hazır olun deyince” olsun buna da şükür dedim. Sonra şu ünlü söylem geldi aklıma “Onlar konuşur, yaparsa AKP yapar”… Yalnız 2023 hedefi biraz uzak değil mi? Önümüzdeki yaza filan neden olmasın?

Zamanında damat bakanın söylediği Ay’a 4 şeritli yol, umarım bitmek üzeredir. Dahası yerli milli otomobilimiz de 4 şeritli yollara yakışır. Şöyle yerli milli otomobillerle süzüle süzüle bastık mı gaza, Allah’ın izniyle varırız önümüzdeki yaza. Fazla sorun etmeye gerek yok.

Belki ufkunuz almayacak ama, daha dün yandaş bir televizyon kanalında “Uzaydaki madenlerin ekonomiye kazandırılmasını” tartıştılar. Ne kadar geri ve çağ dışı kaldığımı, benim de ufkum almadığından acı bir gülümsemeyle sadece izleyebildim.

Her şey iyi, güzel fakat astronot olarak kimi göndereceğiz. “Burası çok önemli” Üniversite sınavında ilk 1000’e giren Boğaziçi’nin terörist(!) öğrencilerini gönderecek halimiz yok. Bir rektörümüzün dediği gibi “ferasatına güvendiğimiz cahilleri” göndermekten daha doğal ne olabilir? Güven önemli. Baş astronat ta toplumsal bir uzlaşmayla neden ünlü ve Kayyım Rektör Melih Bulu olmasın? Astronotun da yerli ve milli olması önemli.

Yol uzun yanımıza helal gıda ürünü azık almayı unutmamak lazım. Dahası içeceksiz olmaz. Yrd. Doc. Dr. Ebubekir Sifil’in önerisi “deve sidiği de almalı ki şifa niyetine” iyi gelir.

Hayırlısı ile Ay’a varıp Ay yüzeyine bir sert duruş yaptıktan sonra. İlk işimiz seccadeyi serip iki rekat namaz kılmalı. Kıble ve namaz saatleri konusun da sakata gelmemek lazım. Benim bu konuda doğrusu fazla aklım ermiyor. Bir bilene sormak lazım. Nihat Hatipoğlu bu konuda iyi fikir olabilir. En iyisi O’na sormalı yola çıkmadan.

Bundan sonrasını bırakın, Dünya bizi kıskansın.

“Bırakın CE HA PE yok öyle, yok böyle desin, biz bakalım işimize. Yok 10 milyon işsiz varmış, ekonomi çökmüş, pahalılık varmış geçin bunları. Öncelik sırası yapmalıymış, vatandaşın gündemi ile sarayın gündemi farklıymış filan, sahi şu İstanbul da Zeytinburnu’nda 1,5 yaşında çocuklarını komşularına bırakıp yoksulluk nedeniyle bir çiftin ailece intihar ettikleri doğru mu? Sırası mı şimdi, tam uzaya giderken? Yandaş medya haber bile yapmadığına göre, yalan haberdir. İnanmayın biz Ay’a gidiyoruz Ay’a”