Dr. Serpil Taşdelen anlatmış; ilginç bulduğum için köşeme taşıdım.

“Melbourne'e vardık.

Bir ev kiraladık.

Oradaki akrabalarıma, ‘Elektrik, telefon, su, gaz idarelerinde tanıdığınız var mı?' diye sordum.

Güldüler. 'Hayrola?' dediler; 'Bu kurumların birinde mi çalışmak istiyorsun?'

‘Saçmalamayın’ diye serteldim; ‘Evime su, elektrik, gaz, telefon bağlatacağım herhalde…’

Akrabalarım ‘Sen hangi ülkede olduğunu sanıyorsun?” dediler.

Tek tek aradılar ilgili kurumları…

Akşama doğru tüm hizmetler bağlanmıştı.

(…)

Bir gün, elektrik idaresinden bir mektup geldi.

Mektupta, ‘2 ay sonra bizim sokakta elektriğin kesileceği bildiriliyor; o gün elektrik gereksinimimiz elzemse bize bir jeneratörün özgüleneceği; kullanacağımız elektriğin normal tarife üzerinden hesaplanacağı bildiriliyordu.

Ben istemedim. Ama yalnız yaşayan yaşlı kadın komşumuz, jeneratör istedi. O sabah saat 8'de, 2 teknisyen jeneratörü getirip kadının sistemine bağladılar.

Merak edip sordum, bu iş için sadece harcadığı elektriğin bedeli olan 45 sent almışlar.

(…)

* Ben herkesin insan olduğunu ve herkese aynı muamelenin yapılması icap ettiğini Avustralya'da öğrendim.

* Bir tek gün kimse hakkımı yemedi, kuyrukta önüme geçmedi, trafikte açıkgözlük yapmadı, avanta istemedi...

* Kızım yeni okula başlamıştı; 'Gel çarşıya çıkıp eksiklerini alalım' dedim. Kızım, 'Gerek yok' dedi, 'Her şeyi okuldan verdiler...'”

(…)

Ve beni şaşırtan diğer uygulamalar…

“* Bir gün kızımın okulundan bir mektup aldım. Mektupta, 'Bazı öğrencilerin, pahalı gıda maddelerinden oluşan yiyecek maddeleri getirdiklerini fark ettik. Lütfen çocuğunuzun yanına sadece tüm ailelerin çocuklarına alabilecekleri şeyler verin. Bu yaşta çocukların arkadaşlarına imrenmesi kötü bir şeydir.' deniyordu.

(…)

* Melbourne'da ve Avustralya'nın hemen hemen tamamında deniz kenarında bina yoktur. Tüm ülkeyi bir yol çevreler. Kıyılar herkesindir. 5-10 kilometrede bir, denize girmek, piknik yapmak için tuvalet, duş, elektrikli mangal ve soyunma odaları gibi bedava tesisler vardır. Yalnız elektrikli mangalı çalıştırabilmek için para atmak lazımdır.

* Bir gün oldukça yüklü bir telefon faturası geldi. İdareyi arayıp, bu faturayı ödemekte zorluk çektiğimi söyledim ve şu yanıtı aldım: 'Siz bu faturayı bu ay ödemeyin. Biz bunu 12'ye bölerek 1 sene müddet ile her aylık faturanıza ilave edeceğiz. Ama bundan sonra her faturayı ödeyin'. Sorduğumda faiz ödemeyeceğimi de öğrendim.

* Avustralya'da yaşayan her insan bedava sağlık sigortasına sahiptir.

* Şehrin merkezi dışında 2 katlıdan yüksek bina bulunmaz. Normal evler 1 dönüm bahçe içinde, müstakil evlerdir. Şehrin belki yarısı golf sahaları (bedava), botanik bahçeler, göller ve akarsular ile kaplıdır. * Okullar bedavadır. Musluktan akan su, hakiki içilen sudur (sözde değil özde). Kilise, cami, havra,

* Budist tapınakları ve daha nice dini yapı yan yana varlıklarını devam ettirir. Kimse kimsenin dinine ya da dinsizliğine karışmaz / karışamaz.

* SBS adlı devlet televizyonunda, Avustralya'da yaşayan 100 küsur ayrı millete mensup insanların kendi dilinde yayın yapılır.

* Çoğu Avustralyalı, 2 nedenle kravat takar; düğün ve cenaze.

* Avustralya'da en büyük suç yalan söylemektir. Yalan söyleyen, yalan beyanda bulunan insanın hayatı kayar.”

* * *

Sizi bilmem ama böyle bir ülkeye hem imrendim; hem bu ülkede yaşayan insanları kıskandım.