Öyle bir aptal algı operasyonlarıyla sarıldı ki çevremiz; neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilemez, anlayamaz hale geldik.
Emperyalist güçlerin baskısı ve de AKP iktidarının üstün dehasıyla(!) yoktan bir Kürt ulusu(!) yaratıldı. Yeni yeni algı operasyonlarıyla da yoktan var edilen bu ulusun sınırları, (göz göre göre) genişletildikçe, genişletiliyor.
Daha düne kadar, Güneydoğu Anadolu Bölgesiyle yetinen Kürtçüler ve onun goygoycuları, sınırlarının bir ucunu Karadeniz’e, bir ucunu Akdeniz’e uzattı; buradaki insanlarımızı da kirli emellerine alet etti.
Nasıl olsa karışan yok, görüşen yok. Nasıl olsa her dediklerine, amenna deniyor.
Günümüzde, vatan toprağı dediğin şey ne ki!
Dik bayrağını, gasp et, yerleş, senin olsun… Yeter ki bu işi, sessiz ve derinden yürüt. Yeter ki, ortalığı velveleye verip, AKP İktidarının düzenine çomak sokma.
… …
Son 12 yıldır, böyle bir süreçten geçiyoruz…
İşte Ege ve Akdeniz’deki adalarımızın durumu.
Kıytırık Yunanistan, son 10 yılda, 16 Türk adasını (Eşek adası, Koyun adası, Fornoz, Nergizçik, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık, Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronsi, koufonisi…) sessiz sedasız işgal etti. İçlerinde öyle adalar var ki, Büyükada’nın beş misli büyüklüğünde.
İşte Süleyman Şah Türbesi olayı… İçi boş üç sandukayı kapıp, getirdik… Algı operasyonlarıyla, zafer naraları atıp, beyin yıkıyoruz…
Herkes sütre gerisine çekildi, seyrediyor olanı biteni.
Bilim kurumları, bilim adamları on iki yıldır suskun.
Meydan cahil, cühelaya kaldı; onlar konuşuyor, onlar yön veriyor topluma…
* * *
Kemal Kılıçdaroğlu, “…Dersim Bölgesine yerleşik halkın Horasan’dan gelen Türkler olduğunu, kendisinin de Türk olduğunu…” söylüyor.
Dünün Başbakanı, günümüzün Cumhurbaşkanı olan zat (ötekileştirme politikaları ters tepecek korkusuyla) anında ortaya çıkıp, “…Hadi oradan!” diyor; “Aslını inkâr etme, sen Kürtsün ve Alevisin…”
Araştırmacılar diyor ki, “Kürt Alevi olmaz; Aleviler, ya Türk’tür ya Arap… Dersim yöresine gelip yerleşen insanlar, Horasan kökenlidir ve Türk’türler.”
Muhterem, anında çıkıp; onları da aynı gerekçeyle, aynı aymazlıkla, aynı densizlikle azarlıyor.
… …
Hülya Avşar adlı artistimiz(!) çıkıyor; “Bugüne kadar, hep sakladım ama ben de aslında Kürt’üm…” diyor, “Avşar Aşireti’ndeniz…
Bir bilim adamı, bir araştırmacı da çıkıp;
“A be cahil hatun kişi…
Kürt olman ya da Ermeni olman, hiç bir şeyi değiştirmez. İnsan olduğun takdirde, bu ülkenin birliği ve dirliği için çalıştığın takdirde başımızın tacısın.
Ancak, algı operasyoncularına yalakalık yapacağım diye; hem kendini, hem insanları yanıltıyorsun.
Avşarlar, Kürt değil, 24 Oğuz Boyundan biridir ve de öz be öz Türk boyudur.
Yani Avşarlar, aşiret olamayacak kadar, büyük ve yaygın bir kitledir. Anadolu’ya göçleri sırasında, küçük bir kitle, Kürtlerin arasına sıkışıp kalmış, Kürtçe konuşmaya başlamış olabilir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Kürt olmadıkları halde, Kürtçe konuşan buna benzer yüzlerce budun vardır.
Kaldı ki öyle olsa ne yazar; Kürtler de Turan Irkındandır…”
Demiyor…
Denmediği için de; yaratılmak istenen algı, adım adım hedefine ulaşıyor.
Bu tür algı operasyonları, huzur getirmez insanlara.
Ötekileştirir insanları, böler, parçalar, koşullandırır.
AKP İktidarı, onulmaz yaralar açtı ülke sathında, açmaya da devam ediyor.
Hızla bölünüyor, hızla parçalanıyoruz.
Bu durumu, herkesin bilmesini, görmesini isterim.
Özellikle AKP’lilerin!