Cuma günkü yazımda, “Kirli çıkınlığı bırakın” la özetlenebilecek, “Hadi Kurtulun Artık Şu Döküntülerinizden” adlı yazımda, evinizi ve işyerinizi gereksiz yere işgal eden, kullanmadığınız eşyaları ve kafanızı meşgul eden gereksiz düşünceleri atın, hafifleyin ve rahatlayın..” demiş idim.

Bu yazımla ilgili olarak, gerek facebook, gerek elmek (elektronik posta) ve gerekse whatshapp kanalıyla pek çok ileti aldım.

Üniversite arkadaşım İlhan İnegöl de bunlardan biri.

Şöyle demiş iletisinde;

“Evlerdeki kırıntıları, döküntüleri atmak kolay; beynin tüm dokusuna sinmiş, beyinle ilgili takıntıları silip, atmak kolay mı öyle?

Sen atabiliyor musun çektiğin acıları, yaşadığın üzüntüleri, bu olumsuzlukların yarattığı takıntıları? Pişmanlıklarını ve de keşkelerini?

“Attım” demekle atılmıyor ki…

“Keşke” demekle, başa dönülmüyor ki...

“Yaşanmışlar”, yaşanmamış olmuyor ki…

“Sildim” demekle silinmiyor ki…

Kaldı ki atılıp, silinebilse bile; akla takılı kalan, aklı meşgul eden şeyleri silip, atmakla; beden huzura kavuşmuyor ki…

Ya da geçmişte yaşanan tatsızlıkları, “attım” demekle, o tatsızlıklardan kurtulunmuyor ki.

Ve de bu atmalar, insanoğlunun belleğini, yüreğini, aklını rahatlatıp, ferahlatmıyor ki…

Evet doğru yazmış, doğru betimlemişsin; yazında belirttiğin gibi kişi kendisine rahatsızlık ve sıkıntı veren tüm gereksizliklerden arınmalı.

Ama attım, demekle arınılmıyor ki, bitmiyor, olmuyor ki…

Tepeden tırnağa temizlenmek için bu “atmaların” yanında başka şeyler, başka takviyeler de yapmak gerekiyor.

Dışarıdan yardım almak gerekiyor.

Örnek mi?

Aha da örnek niteliğinde o öneriler…

* Karamsar çevrelerden uzaklaşıp; yaşam dolu, neşeli insanlarla haşır neşir olmak gerekiyor.

* Elişleri gibi, kare bulmacalar gibi, bahçecilik gibi beyni meşgul edip, diri tutacak uğraşı alanlarına yoğunlaşmak gerekiyor. Evcil hayvan beslemeye odaklanmak gerekiyor.

* Sık sık ve uzun uzun gülme alışkanlığı kazanmak gerekiyor.

* Beyni boş bırakmaya hiç gelmez; boş kafa “Alzheimer” denen illetin, çok sevdiği bir alandır, anında gelir yerleşir. Beyin hep dolu tutulmak gerekiyor.

Bitti mi?

Bitmedi, dahası var elbet….

* Küçük şeylerden zevk alma alışkanlığını kazanmak gerekiyor.

* Suçluluk ve pişmanlık duygusuna kapılma olasılığı yüksek işlerden uzak durulmak gerekiyor.

* Unutmayalım ki; yaşam, alınan soluklarla değil; soluk kesen anlarla ölçülür. Basit yaşamayı ve elimizdekilerin değerini bilmeyi öğrenmek durumundayız.

Evdeki döküntülerle, kafalardaki döküntüler aynı şey değil, Dostum…

* * *

Yazıma filozofça eleştiriler getiren İlhan kardeşim haklı mı?

Bence haklı.

Her beynin yapısı bir değil.

“Attım, sildim” demekle; her beyin boşalmıyor.

Benim beynim gibi…