Yurtseverliğiyle, Atatürkçülüğüyle, kendine özgü esprileriyle, öğrencilerine yakın duruşuyla; kendisini ve matematiği, tüm öğrencilerine sevdiren Afyon Lisesi’nden Matematik Öğretmenim Ali Dayanık, (yine kendine özgü espri anlayışıyla) face sayfasından, kadınlara seslenmiş..

Bu gün o yazıyı paylaşmak istiyorum sizlerle…

Ali Öğretmenim matematiği de böyle anlatırdı bize.

Özel ve güzel insandı.

Öğretirken eğitir; eğitirken öğretirdi.

“Aklınızı kullanacaksınız” derdi; “aklınızı kullanmak için de önce düşünmeyi öğreneceksiniz.. Düşünmeyi öğreneceksiniz ki aklınızı kullanma yetisini, uslamlama (muhakeme) yetisini kazanabilin…

Aklınızı kullanın ki insan olun, insan gibi yaşayın…”

… …

Kadere bakın; yıllar sonra, Sevgili Öğretmenimi köşemde anmak, onun bir yazısın paylaşmak da varmış.

“Atatürk varsa, kadınımız var” adlı yazısında şöyle seslenmiş kadınlarımıza Ali Öğretmenim;

“ Hanııımm, hanım!
Beri bi bak hele… Sana bişi diyceeem…
Pazar çantanı alıp, bin bir zahmetle pazara gidiyorsun ya.
Orada (güya) fiyat aldığını sanıp, domates yığınına çullanıyor, domatesleri seçmeye başlıyorsun ya…
Seçtiğini sanıyorsun sen…
Sen seçtiğin tek bir domates tanesini torbana koyuncaya kadar pazarcı, senin torbana üç tane çürük domatesi sıkıştırıveriyor. Ayırdına bile varmıyorsun.
Ayırdına varınca da kızıyor, tartışıyor, söyleniyor ama (çaresiz) yine de alıyorsun.
Bu kez elmacıya giderken, kendini koşulluyor; ‘Daha dikkatli olacağım aldanmayacağım/aldatılmayacağım...’ diyorsun.
Diyorsun, demesine de pazarcının yine el çabukluğuyla torbana sokuşturduğu çürük elmaların ayırdına bile varmadan, elmaları alıp dönüyorsun evine.
Evde torbaları açınca da sinirlerin zıplıyor ama çaresiz razı oluyorsun yaptığın (sözüm ona) alışverişe!

??!!...
‘Sokuşturduğu çürüklerin hesabını, haftaya Pazar sorarım’, diyorsun ama kendini(yine) kandırıyorsun.
O pazar da, öteki pazar da, daha sonraki pazar da aynı şeyler geliyor başına… Her Pazar, çürük meyvelerle dönüyorsun eve…
Her Pazar, ‘pazar stresi’ yaşıyorsun…’
!!??...
Sana ‘seçme şansı’ verilmeyince nasıl sinirleniyorsun değil mi?
Ya da ‘seçmene izin verilmeyince’ nasıl koyuyor sana; kendini nasıl aciz, nasıl zavallı hissediyorsun değil mi?
!!??..
Bak şinci ne diyeceğim sana
Bak kimsesizlerin kimsesi kardeşim.
Bak güzel kardeşim,
CUMHURİYET, “seçme seçilme hakkı” vermiş sana… “Kendin seç” demiş sana; “çürükleri ayıkla” diye fırsat vermiş,
Onurunu çiğnetme, özgür yaşa, doğal ol demiş.
Dahası; kocan olacak herif, sana ' boş ol ' deyince; , ‘oluverme’ demiş.
Eşikte, beşikte, bebelerle el kapılarında sürünme, miras hakkını kullan demiş,
Ama sen hâlâ TV hokkabazlarının sakallarına sürtünebilmek için kaşınıyorsun be kardeşim. Üste para verip kahve fallarında umut arıyorsun.
Düşün...

Düşün artık.
Kullan şu beynini, silkin ve uyan artık.
Uyan ve ATATÜRK'ün değerini anla.
Ülkemizin ve kendinin geleceğine sahip çık.
Bu yaşam,”kaderin” değil.
Değiştir kaderini
Haklarına sahip çık.
Çağının Halide Edip'i ol, Kara Fatma’sı ol, Şerife Bacısı, Emir Ayşe'si ol.
Elinden kaymakta olan cumhuriyete sahip çık.
O cumhuriyet ki, senin insanca yaşamanı, senin insan kabul edilmeni, senin kadınlık haklarını koruyacak, gözetecek düzenin ta kendisidir..
İçimizdeki kurtlara fırsat verme.”