On iki kardeşli bir aile olunca ilkokuldan sonra şehre gidip lise, üniversite okuyamamıştır. Çok hevesli olduğu halde kütüphanelerde kitap karıştıramamıştır. Amma velâkin liseyi de, üniversiteyi de, kütüphaneyi de evine getirmiştir. Durmadan okumuş, durmadan kitaplar karıştırmıştır. Evindeki kütüphanesinde dinî, millî, tarihî binlerce kitap olan Âşık Borani’nin ne elinden kalem düşmüştür, ne dilinden kitap.

Lise ve üniversite okumamıştır ama lise ve üniversitelerde şiir ve âşıklık üzerine konferanslar vermiştir.

Vakti zamanında çok güzel saz çalan bir ozan idi. Hatta Çorum’da İkizler Plakçılık firması onun plaklarını bile çıkarmıştır. İkizler ticaret olarak hâlâ çalışan bu firmaya gidip Borani’nin eski plakları var mı diye sordum maalesef hiç kalmamış.

Çok okuyan ve her şeyi okuyan Borani mealinden Kur’an’ı Kerim’i birkaç kere hatmetmiştir. Bazı sureleri şiir diliyle şerh etmiştir.

ÂŞIK BORANİ’NİN DERS ALDIĞI, EL ALDIĞI, ÇIRAKLIĞINI YAPTIĞI ve VEYA ELİNDEN BÂDE İÇTİĞİ BİR ÜSTADI YOKTUR. Fakat kitaplarını ve hayatlarını okuyarak örnek aldığı şairler çoktur. Meşhur olan ve olmayan pek çok şairin kitaplarını okumuş hepsinden bir nebze almıştır. Ancak en çok izinden gittiği kişi akrabası DELİ BORAN’DIR. “Borani” mahlası buradan gelmektedir. Nitekim DELİ BORAN’ın şiirlerini derleyen ve DELİ BORAN adı ile yayınlayarak okuyucu ile buluşturan da Âşık Borani’dir.

-&-

Borani Baba çok okumanın yanında cem meclislerinde çok bulunmuş ve Alevi dedelerin sohbetlerinden de yararlanmıştır. İlim, aşk ve tasavvuf kültürü buradan gelmektedir. Ayrıca Ahmet Yesevî, Seyit Nesimî, Mevlâna, Hacı Bektaş-ı Velî, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Kul Himmet, Pir Sultan Abdal, Azmi Baba, Neyzen Tevfik, Âşık Veysel, Abdürrahim Karakoç, …, …, gibi şairlerin hepsinden feyiz almıştır. Hepsinden bir parça alarak, cem meclislerinde yaşadıklarını onlarla harmanlayarak tasavvuf ilmini ve tasavvuf aşkını geliştirmiştir. Tasavvufi şiirlerine bir örnek verelim.

Boranî aynada gör bak cemalullah sendedir

Sırını nadana deme bak sırrullah sendedir

Kalbine bak aç kapıyı gör ki Allah sendedir

Bu cihanda şaşkın gezme anca can cana sığar

Ne kadar uzun olsa da geceyi gündüz kovar

Gel Boranî dal vahdete görünen dem o demdir

Evvel ahir, batın zahir, vasi vekil Âdemdir

Sırrını deme nadana bilmeyene mahremdir

Zatını bil kendine gel can içinde bir cansın

Oku dilinden tevhidi, kalbin nur ile dolsun

Hakkında Hitit Üniversitesi öğrencilerinden İbrahim Gümüş mezuniyet tezi yapmışsa da Âşık Borani’nin daha araştırılacak çok yanı vardır. Çorumlu âşığımızı sadece şiir okuyan ve şiir yazan bir ozan zannetmeyiniz. “Ozan çağından sorumludur” diyen Borani, memleketin gidişatıyla, halkın ahlâkî ve ekonomik vaziyetiyle, gelenek ve göreneklerimizin değişim ve dejenere oluşuyla da ilgilenen, gençlerimiz ile yakından ilgilenen ve bunları şiiriyle gerekirse takdir; gerekirse tenkit olarak dile getirir. Bunu yaparken asla mezhepçi ve siyasetçi değildir.

“Aşk, sevenin sevdiğinde yok olmasıdır” diyen Âşık Borani, kadına âşıktır, insana âşıktır, bayrağına âşıktır, barışa âşıktır, kardeşliğe âşıktır, peygambere âşıktır, Allah’a âşıktır.

Tüm dünya milletlerine sadece ve sadece İNSAN OLMA NOKTASINDAN bakar. Lafla değil, Yunus Emre’nin “Yaradılanı hoş gör, yaratandan ötürü” sözünü tamamen özümsemiştir, benimsemiştir. Herkes Cenabı Allah’ın kuludur. Onun nazarında tek üstünlük ahlâkta, takvada, dürüstlükte ve insanlıktadır. Bu yüzdendir ki kimsenin aleyhinde ve arkasından konuşmaz. Onun için alın teri kutsaldır, hiç piyango bileti almamıştır.

-&-

Âşık Boraninin tarzı için, şu veya bu şairin etkisinde kalmıştır demek mümkün değildir. Bir yönüyle Karacaoğlan’dır; bir yönüyle Yunus Emre’dir. Bir deyişiyle Âşık Veysel’dir; bir deyişi ile Âşık Mahsunî’dir.

Yunus Emre’de onun rehberidir, Ahmet Yesevî de. Hacı Bektaş Veli de onun Pîridir, Mevlana da. Hallac-ı Mansur da onun için şehid-i azamdır, Seyyid Nesimî de. Kaygusuz Abdal da üstadıdır, Deli Boran da.

KADINLAR BAŞ TACIDIR

Aşık Boranî yer yüzündeki bütün insanları, insanlığa, kardeşliğe ve barışa davet etmektedir. Barışçıl, insancıl, vatanperver olmasının yanında en dikkate değer özelliği kadınlar onun için en kıymetli varlıklardır. Önce kızlarımız okumalıdır ki analarımız aydın fikirli insanlar olabilsin.

Bu anlayışı şiirlerde ve kitaplarda kalmamıştır. Bizzat hayatının her anında bunu yaşamış ve yaşatmıştır. Birincisi her nereye gitse daima hanımı yanındadır. Şiir günlerine, âşık günlerine, konferanslarına hanımı ile gider. Eşine karşı incitici, küçültücü bir tek söz ağzından çıkmamıştır.

FADİME’YE MEKTUPLAR kitabı tamamen kadınlarımıza, analarımıza yazılmıştır. “Töre cinayetlerine kurban giden bozkırın Fadimelerine” ithaf ettiği kitabından bir şiir sunuyorum.

(SÜRECEK)