Her yılın aralık ayının birinci gündem maddesi, asgari ücret kaç lira olacak. Gözler ona dikilir ve herkes hayret ve merakla bekler, asgari ücret acaba kaç lira olacak? Sanırsınız ki senaryosu, rejisörü, oyuncuları belli olan tiyatronun, filmin sonu bu defa farklı bitecek.

Dostlar, bu tiyatronun sonu başından belli. Nasıl biteceğini de herkes biliyor. Sözde anlaşamıyor gibi tiyatrolar oynanır, “kayıkçı kavgaları” yapılır. sonunda“Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete” hikayesi. Ülke çalışanlarının emekçilerinin neredeyse yarıya yakını asgari ücretle çalışmaktadır. Asgari ücret en alt düzeyden gelir belirleme demek.

2020 Aralık ayı dolar kuru 7,820 Lira asgari ücret 2825 Lira belirlendi, yani asgari ücretli 360 dolar alıyordu. Bu yılın aynı ayında dolar 13,86 lira, asgari ücretli 204 dolar alıyor. Çalışanın 156 dolarını kim aldı? Çalışan ve sabit gelirli bu kaybını nasıl ve ne ile karşıladı? Yediğimiz ekmeğin, buğdayı dolarla alınıyor, tüketilen her şeyin değeri dolara göre belirleniyor. Ücretli henüz zammını almadan, piyasaya gelen zamlar herşeyi alıp götürüyor.

Peki hayati önemi olan, bu asgari ücreti kimler belirliyor? 15 kişiden oluşan asgari ücret komisyonu 5 kişi hükümet temsilcisi, 5 kişi işveren temsilcisi, 5 kişi işçi temsilcisi. Hükümet temsilcisi ile işveren temsilcisi her zaman aynı telden çalmıştır. 5 kişilik işçi temsilcisi ne yapacak. Tiyatronun sonunu buradan kestirmek güç değil. Hükümetle, işveren temsilcileri arasındaki “kayıkçı kavgası”na bakmayın. Her geçen yıl çalışanın yaşam göstergesi düşmektedir.

Bir dönemin efsane hazine bakanı damat(!), “Bakın burası çok önemli! dedikten sonra; “ Şubat, ocaktan çok daha iyi. Mart da şubattan daha iyi. Nisan marttan zaten çok iyi olacak” demişti. Aslında bunu tersinden okursak doğru sonuca ulaşıyoruz. Şubat ocaktan kötü, mart, şubattan kötü, Nisan marttan daha da kötü. Yıl sonuna gelince de zaten kötürüm oluyorsun. İktidar çalışanı, emekçiyi kötürüm etmiştir.

Asgari ücretli 2825 lira alıyor, simit şu an 3 lira, ayda 941 simit ediyor. Günde 31 simit alabiliyor. 4 kişilik aile sabah, öğlen, akşam her öğünde sadece 2 simit yese 24 simit ediyor. Diğer hiçbir gider koymadık. Asgari ücret sadece kuru simit parasıdır. Yanında çay bile yok.

Kira, elektrik, doğalgaz, su, telefon, aidat gibi giderleri henüz yazmadık. Toplumsal bozulmanın, aile geçimsizliklerinin temelinde hep ekonomi vardır. Aslında ekonomimiz de fena değildi. “Ekonomi şaha kalkıyordu. Ay’a sert iniş...” filan yapıyorduk. “175 ülkeye yardım” yapmakla övünüyorduk. Söz konusu kendi işçimiz, emekçimiz olunca bir türlü iktidarımızın, işverenimizin eli cebine gitmiyor.

Geliyoruz tiyatronun son bölümüne, asgari ücretliye üç kuruş daha fazla verilirse “ülke batar”. Geçmediğimiz köprüler, girmediğimiz tüneller, uçmadığımız havaalanları, gidemediğimiz şehir hastanelerine dolar bazında para öderken, saraylarda zevki, safa içinde ejder meyvesi suyu yudumlarken, sınırsız bir yaşamla batmayan ülke, asgari ücretlinin simit parasıyla batar mı? Batar(!)

Asgari ücret, asgari anlayışın, asgari empatinin, asgari vicdanın, asgari uygarlığın ücrete yansımış hali olarak karşımıza çıkar. Tiyatronun diğer bölümlerinde farklı çığlıklar atılsa da, son bölüm hiç değişmez, asgari yaşama mahkûmiyet.