Asgari ücretin yüksek olması; işçinin refah seviyesinin yükselmesini sağlaması bakımından sevimli görünen olaydır.
Ancak bu sevimlilik iş yerinin bu yükü kaldırabildiği müddetçe sürer. İş yeri problemi işçi çıkararak çözmek zorunda kalırsa, işçinin kazancı kökten kaybetmeye dönüşür. Hele işyerinin yükü kaldıramayıp iflasa gitme hali hem işveren hem de işçi yönünden facia demektir.
200 kişi çalıştıran bir iş yerinde, işçilerin ortalama 10 sene çalışma süresi varsa 2015 yılı sonu itibariyle bu işyerinin biriken kıdem tazminatı 2 milyon 547 bin TL’dir. Bu miktar asgari ücretin net 1300 liraya çıkarılması ile 3 milyon 294 bin TL’ye ulaşmıştır. Yani firma yılbaşını 747 bin TL borç artışı ile karşılamıştır.
Bizdeki kıdem tazminatı sisteminin sakat olduğu 40 yıldır konuşulur.
Rahmetli Sakıp Sabancı’nın, “Bossa fabrikasını satsam; alacağım para kıdem tazminatını ödemiyor!” dediğini duymuştum.
Kıdem tazminatı üzerinde yasal düzenlemenin ele alındığı bu günlerde; gelişmiş ülkelerdeki örneklerden faydalanılarak, bu iş, kökten ıslah edilse; ülkenin sanayileşmesinin önünün açılması bakımından önemli bir adım atılmış olacaktır.
En güzel günler sizlerin olsun.