Devrimlere bakarken suyun kaynamak üzere olduğu 99 santigrat dereceyi görenler yanılmaya mahkûmdurlar. Çünkü su, 100 dereceye gelene kadar uzun bir tırmanışı yaşar. 100 derecede kaynama deniz seviyesinde mümkündür.

Dedikten sonra Türk devrim sürecinin köşe taşlarını birlikte hatırlayalım.

Jön Türkler, 1. Meşrutiyet, 1876 Anayasası ve 2. Abdülhamit’in getirdiği baskıcı kesinti dönemi ve 1908 2. Meşrutiyet…

1914’de başlayan Birinci Paylaşım Savaşı ve Çanakkale savunması…

Bu savaşta Türk devrimi örsle çekiç arasında çelikleşmeye başlamıştır. Çelikleşen Türk ulusudur aynı zamanda… Namık Kemal’in telaffuz ettiği vatan kavramı kuvveden fiile dönüşmektedir.

Sevr Anlaşması ise emperyalizmin öldürücü hamlesidir. Osmanlı Devleti resmen teslim alınmıştır.

Mustafa Kemal Paşa’nın 1919 Mayıs’ında Samsun’a çıkarak başlattığı dönem… Kurtuluş Savaşı ve Büyük Zafer, 1923’de Cumhuriyet’in ilanı ve Lozan’da zaferin resmen tescili…

Bir diğer deyişle 1876’dan Cumhuriyet’in ilanına (1923) bir anda veya tek hamlede gelinmemiştir. Mustafa Kemal Paşa, İttihat Terakki döneminde yapılan hataları doğru okumuş ve onları tekrar etmediği için Türk devrimi Cumhuriyet ile taçlanmıştır. Su örneğimize dönersek 1876’da başlayan kaynama/devrim süreci 100 derecede, Cumhuriyet'e ulaşmıştır.

Türkiye, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte tam bağımsız bir ülkedir. Ancak, mevcut sosyoekonomik yapının yarı feodal olduğu gerçeğini önemle kayıt düşmek zorundayız. Devrimin sürekliliği yarı feodal yapının tasfiyesiyle mümkündür.

Yarı feodal ve yarı sömürge bir ümmet toplumundan bir ulus yaratma süreci olan Kemalist Devrim’in Türkiye’yi uluslaştırması dünya devrimler tarihinde görülmemiş bir hızla seyretmiştir. Biz bu durumu “sıçramalı gelişme” süreci olarak niteleyeceğiz.

Emperyalizmin karşı devrim hamleleri…

Devrim ve karşı devrim çelişme ve çatışmasında emperyalizm, Türkiye’deki en gerici unsurları kullanarak devrimi boğmak istemiştir.

1919-1923 döneminde Anadolu’da çıkartılan ayaklanmalar inanç ve milliyet (etnisite) etkenleri kullanılarak Kemalist Devrim’in ateşini söndürmek, Sevr’i uygulamak için yapılan ve/veya yaptırılan tertiplerdir.

1923’den 1938’e kadar çıkartılan ayaklanma tertipleri ise genç Cumhuriyet’i yıkmak ve ters tepmiş Sevr’i uygulamak için emperyalizmin ne denli kararlı olduğunun göstergesidir. Bu gerici, karşı devrimci ayaklanmaların sadece biri Menemen’de çıkartılmış, diğer hepsi Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde din ve etnik köken kullanılarak çıkartılmış isyanlardır.

4 Eylül 1924, Beytüşşebab İsyanı, 13 Şubat 1925, Şeyh Sait İsyanı, 10 Haziran 1925, Nehri İsyanı, 7 Ağustos 1925, Reşkotan-Raman İsyanı, Kasım 1925, 1. Sason İsyanı, 16 Mayıs 1926, 1. Ağrı İsyanı, 21 Ocak 1926, Hazro İsyanı,  7 Ekim 1926, Koçuşağı İsyanı,  26 Mayıs 1927, Mutki İsyanı, 13 Eylül 1927, 2. Ağrı İsyanı,  7 Ekim 1927, Bıcar İsyanı,  6 Temmuz 1929, İt Resul İsyanı, 20 Eylül 1929, Tendürek İsyanı,  26 Mayıs 1930, Savur İsyanı,  20 Haziran 1930, Zilan İsyanı,  21 Temmuz 1930, Oramar İsyanı,  7 Eylül 1930, 3. Ağrı İsyanı,

24 Ekim 1930, Pülümür İsyanı,  Eylül 1930, 2. Mahmut Berzenci İsyanı,  Kasım 1931, Şeyh Ahmet Barzani İsyanı, Ocak 1937, 2. Sason İsyanı, 21 Mart 1937, Dersim İsyanı…

1923 – 1938 dönemindeki Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki Cumhuriyet’e karşı yapılan isyanların sadece listesini verdik… Tarih makalesi yazmaya niyetimiz yok.

Ey kanla, irfanla, devrimle kurulan Cumhuriyet’in evlatları… Bu gerici ve karşı devrimci isyanları hangi okulda okuyup öğrendiniz? İlkokuldan başlayarak bir tarih sever öğrenci olan fakir hiçbir dönemde bu isyanları ve sebeplerini Milli Eğitim müfredatımızda görememiştir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih yazımı konusundaki hassasiyeti meselenin altını özenle çizmektedir. "Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Çünkü yazan, yapana sadık kalmazsa değişmez hakikat, bir gün insanlığı şaşırtacak hal alır."  Geldiğimiz nokta “insanlığı şaşırtacak” yerdir.

1919 – 1938 döneminde Anadolu’daki malum isyanların perde arkasında dönemin emperyalist devletleri vardır. Örneğin 13 Şubat 1925’de başlayan Şeyh Sait İsyanı Musul meselesinin çözümü için masaya oturacak Türkiye Cumhuriyeti’nin elini zayıflatmak, ayağını bağlamak için İngilizlerin kışkırtmasıyla çıkartılmıştır. Hep değindiğimiz gibi bölgedeki feodal unsurlar, inanç etkeni de kullanılarak isyan tertip edilmiş ve başarıya da ulaşılmıştır. Musul ve Kerkük meselesi İngilizlerin istediği gibi sonuçlanmıştır.

21 Mart 1937’de başlayan Dersim isyanı da Hatay meselesinin çözüm aşamasına denk gelmiştir. Ne tesadüf değil mi bu isyanın arkasında da Fransa ve İngiltere vardır.

Menemen ve Derviş Mehmet olayı ise gene İngiliz ajanlarının dağ, bayır gezerek hazırladıkları planın yansımasıdır.

(SÜRECEK)