Bizim kuşaklar yaşadı en büyük zorluğu;

Biz yaşadık yeniyle eski arasındaki uçurumu.

Ve eskiyi savunarak yeniyi kabul etmenin güçlüğünü.

Hem de yeninin eskiden daha berbat

Ve bizlerin kalıplarına uymadığını bilerek…

Kaynananın kaynanalık döneminde gelinliği,

Gelinin gelinlik dönemde de kaynanalığı yaşayan

Tek nesil oldu kadınlarımız…

Bizler, daktilodan bilgisayara geçmekle uğraşırken

Elimize cep telefonu tutuşturulan nesiliz.

Tel dolabın serinliğiyle,

Buzdolabının soğukluğu arasındaki kuşak.

“Üsküdar’a Giderken”i dinlemenin huzuruyla,

“Rock müzik” gürültüleri arasında kalan.

Bir de tüplü siyah-beyaz ile

4K ultra HD akıllı TV arasında…

Anne-baba olunca yaşadık bir başka zorluğu da.

Bize oyuncak alan olmamıştı ki hiç,

Hep kendimiz yapmıştık.

Mercedes’imizi telleri bükerek,

Toplu tabancamızı tahtadan oyup,

Bebeğimizi de bezden dikmiştik.

Pilli radyo bile çıkmamıştı ki, robotumuz olsun…

Mahalle bakkalının sıcaklığından koparılıp,

Yüzü buz gibi soğuk süpermarketlere atıldık.

Ne pazarlık yapabildik, ne de veresiye verdiler.

“Yerli malı, Türkün malı; her Türk onu kullanmalı” derken;

O yerlilerin hepsini de elin gâvurlarına kaptırdık.

Kızlara yan gözle bakmamız ne mümkün!

En küçük kaçamağımızda hemen görülüverirdik;

Ve daha eve gelmeden haberimiz gelirdi.

Kim bilir kaç mektup yazdık pembe kâğıtlara;

Hepsi de cebimizde eskidi, sahibine verilemeden.

Ne şiirler yazdık bizden başka kimsenin okumadığı.

Sevdiğinin gözüne bakmaya utanırken,

Sokak ortasında iş tutanların(!) arasında kaldık…

Fikirler arasında da kaldık biz;

Hem de hangisinin doğru olduğunu bilmeden.

Tek bir kitap bile bitirmeden,

Kendini dipsiz kuyu sananların arasında.

“Vatan, millet, Türklük” diyene “faşist;

“Biraz da demokrasi” diyene de “komünist” damgası vurup,

Kendini vatansever sayanların arasında kaldık biz.

Yanlışa “yanlış” diyememenin ezikliğiyle,

İşimize gelmeyene “kökü dışarda” etiketi yapıştırarak…

Dost ile kanka arasına sıkıştık biz.

Fedakârlıkla çıkarcılık arasına da.

Alın teri yerine, kolay kazanılan paranın,

Bir de Berber Ömer ile Kuaför Sami arasına;

Bayram sabahı baba eli öpmeye mi gitsek;

Yoksa “Antalya’ya tatile mi” diyenler arasında da kaldık…

Bunları düşünürken hep canım sıkılır.

Sıkışır kalırım eskiyle yeninin arasında.

Bir o yana, bir bu yana çarpar dururum kendimi.

İçtenliğin, taklitçiliğe yenik düştüğü bir dünyada

Bunu anlatıp anlatmamak arasında kaldım bugün…

DÜŞÜNEN SÖZLER:

Dünle beraber gitti düne ait ne varsa cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım. Mevlana

Eskiden dünyada, görünüşleri dağınık ama iç dünyaları derli toplu insanlar vardı. Oysa şimdikilerin dış görünüşleri derli toplu ama iç dünyaları dağınık. Sadi

Kaç yaşındasın diye soruyorsun ya: Saçlarım yetmişe merdiven dayadı; gözlerim ellisinde ya var ya yok. Ayaklarım otuzbeşinden gün aldı. Yüreğimi sorma; o hep çocuk. Adem Aydın

Bizi yok edecekler şunlardır: İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı. İndira Gandi