Türkiye Cumhuriyeti, bu yaşına geldi, bu boyutta ahlaksızlık ve yüzsüzlük paralelliğine hiç tanık olmadı.
Artık olanı biteni, ar damarı çatlamalarıyla, patlamalarıyla açıklamak mümkün değil.
Bu yaşananlar, ar damarları çatlamasından öte bir şey.
* * *
Kaset üzerine kaset sürülüyor piyasaya.
Bu konuşmaları, kim dinliyor, kim kasetliyor, kim tapeliyor, niye tapeliyor, onlar ayrı bir konu.
Doğru mu?
Elbette değil.
Ama şu geldiğimiz aşamada, bunu tartışacak durumda değiliz.
Çünkü ayyuka çıkan ahlaksızlıklar, ‘dinleme ve tapeleme ahlaksızlığının’ bile önüne geçti.
* * *
Youtube Sayfasında yayımlanan son video ses kaydına göre;
17 Aralık Sabahı yapıldığı anlaşılan telefon görüşmesinde; Başbakan Erdoğan; Ankara’dan, İstanbul’daki oğlu Bilal Erdoğan'ı arıyor ve malum operasyonu haber verdikten sonra, ‘5 ayrı adresteki nakit 1 milyar doları (2.2 katrilyon) derhal ev(ler)den çıkarmaları…’ talimatını veriyor.
Talimatın ardından Başbakan Erdoğan'ı arayan Bilal Erdoğan ise ‘…Paranın büyük bir kısmının önceden belirlendiği gibi başka yerlere nakledildiğini, ellerinde sadece 30 milyon euro gibi küçük bir rakamın kaldığını…’ söylüyor.
Tayyip Erdoğan da (bu konuşmanın ardından) oğlu Bilal’e; ‘…Bu operasyonu, abisi Burak Erdoğan, Amcası Mustafa Erdoğan ve eniştesi Berat Albayrak’la birlikte yapması (olayı, onlara da duyurması)’ talimatını veriyor.
Bilal Erdoğan bir süre sonra babasını tekrar arayarak; ‘…Paraların büyük bir kısmını Ö. Faruk Kalyoncu'ya, bir kısmını da Mehmet Gür'e vereceklerini…’ söylüyor.
* * *
Paniğe kapılan malum çevre, bu ses kaydını yayımlayan Youtube sayfasını, anında erişime kapatıyor.
* * *
Bu aşamadan sonra da; dünyanın gelmiş geçmiş en büyük propaganda ustası Dr. Joseph Goebbels’in Taktikleriyle, karşı salvolar başlıyor.
- Yalan, vallaha da yalan, billaha da yalan.
- Başbakanımızın sesini taklit etmiş, adiler.
- Düzmece bu ses kayıtları, montaj bunlar!
* * *
Ses mühendisleri devreye giriyor, ses kayıtlarını inceliyorlar.
Onlar da diyor ki, “Taklit ya da montaj değil, orijinal ses, orijinal kayıt bunlar.
Ses montajı, sadece 1-2 kelimelik kayıtlarda olur. 11 dakikalık bir ses kaydında, ses monte etmek, aynı sesi, aynı tınıyı, aynı aksanı tutturmak imkânsızdır.”
Bu Ses Mühendislerden Ali Büyük de olaya şöyle bir açıklık getiriyor.
“Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ses kaydı montaj değil, orijinaldir.
Bu durumu, en basit ‘analyzer plugin’ de bile görüp test edebilirsiniz. Ses kaydının birbirinden bağımsız bölümlerinden alınmış 4 adet ‘room noise’ örneğini, sesi 30 desibele yükselttikten sonra analyzerdaki görüntüsünde de fark edebilirsiniz. (…)
Ayrıca diyalogun gidişatındaki ses tonları, herhangi bir ‘tune programında’ profesyonelce taklit edilse bile; konuşma akışını bozmadan, cümle yapılarını bu denli yerli yerine oturtmak mümkün değildir.”
* * *
Başbakan, artık klasikleşen Salı azarlama toplantılarında, bütün bu olup bitene ateş püskürüyor.
“Yalan bunlar, iftira, montaj” diyor.
Ve ekliyor; “Göreceksiniz, biz de böyle göstermelik montaj kasetleri yapıp, piyasaya süreceğiz…”
Ne demek bu?
Şu demek; biz de bu tür çakma kasetler yapıp piyasaya sürerek, kafası karışmaya zaten müsait olan halkın kafasını daha çok karıştırarak, bu rezilliklerimizi unutturacağız, demek istiyor.
* * *
Şimdi bütün bu olup biteni görüp yaşadıktan sonra, bu olayları hâlâ ar damarıyla açıklamak mümkün mü?
Ar damarlarının çatlayıp, patlamasından öte bir şeyler yaşıyoruz.